Aslında popüler olan her şeye bir nevi alerjim vardır.
Ben kıyıda köşede kalmışları, pek seçilmemişleri, görülmemişleri, farklı yada aykırı olanları tercih ederim.
Ancak yoğun ısrarlar ve merakım üzerine geçtiğimiz hafta, şu meşhur Çağan Irmak filmine gittim . Evet evet Issız Adam’dan bahsediyorum.
Çağan Irmak insanların duygularını yalın ama yalınlığa ironik gelecek bir yoğunlukla perdeye aktarıyor, bunu daha önceki filmlerinden biliyorum. Issız adamda da bu değişmemiş.
İzlenilebilir, etkileyici, duygusal bir film.
Issız Adam karakterinde gördüğümüz Alper, aslında her gün sokakta yanından geçtiğiniz, belki otobüs durağında gördüğünüz, belki de bir kafede yan masanızda oturan biri gibi bize yakın bir karakter. Hatta birçoğumuzun arkadaşı, sevgilisi, yakını da olabilecek kadar hayatın içinden bir adam.
Cihangir’de oturan, gecelere bir kadeh şarap ve değerli bir plak eşliğinde başlangıç yapan ardından sevişmek için cebinden para vererek devam eden, sıklıkla çarşaflarını değiştiren, nereye savrulacağını bilmeyişi nedeniyle sapkınlıkla gerçeklik arasında gidip gelen, duvarların arasına sıkışmış bir karakter.
İn ve cin sokaklarda top oynadığı zaman sahneye çıkıyor, gecenin karanlığında türlü oyunlara bırakıveriyor kendisini.
Ada ile tanışması ve ilişkilerinin başlangıcı da aslında tek gecelik bir oyunun parçası gibi gelse de ilk başta, güzel bir birlikteliğe doğru sürükleniyorlar.
Hani gerçekten ıssız adamlar vardır, kadınlar çok iyi bilirler. Onlar hep sessizdir, siz bir şeyler öğretirsiniz, hamura malzemeleri hep siz katarsınız, her şeyi sizden beklerler, gözünüz öyle kör olmuştur ki aşkınızla gerçekleri göremezsiniz, terk’i gözlerinde görseniz de ihtimal vermezsiniz, inanmazsınız, üstünde durmazsınız, bahanelere sığınırsınız.
İşte Ada’da gerçeklerle hiç ummadığı bir zamanda, meşhur yaprak sarmalı sahnede yüzleşiyor.
Filmle ilgili bir röportajda okuduğuma göre o sahnede Çağan Irmak senaryodan 2 sayfayı çıkarmış ve tamamen doğaçlama oynamışlar.
Bu doğaçlamanın sonucu da filmin bütünlüğündeki gibi yoğun ve yalın bir tad bırakıyor damakta. Bu hüzünlü terk’in ardından araya giren yıllar ve umulmadık bir karşılaşma o kadar zamanda neler olmuş sorusunun cevabıyla izleyiciyi buluşturuyor.
Evet, bir şekilde yıllar geçiyor, ama Ada’nın dediği gibi insanların kokusu hiç değişmiyor…
Ve pişmanlık öyle bir kambur yüklüyor ki insanın üzerine çıkarıp atamıyorsunuz, her yerde peşinizden geliyor.
Bazen kırılan bir diş fırçası kabının içinde saklanıyor geçmiş, bazen de emlakçıya dönüşen bir kostüm tasarımcısının önünde bekliyor.
İşin özü, Issız Adam’lar kendileriyle ve hayatla olan hesaplaşmalarını bir türlü tamamlayamıyorlar, bunun uğruna her şey tükeniyor ve resme uzaktan bakınca tüketilenin koskocaman bir hayat olduğunu görüyorsunuz.Onlar, uslanmayan adamlar.
Ada gibi nicelerimizin hayatında Issız adam’lar olmaması dileğiyle…
- Ful yaprakları
- Türkiye
- Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com
Yazılarım - Etiketler
affetmek
(1)
ağaç katliamı
(1)
arkadaşlık
(3)
aşk
(11)
ayakkabı
(7)
ben büyüdüm artık
(1)
ben çocukken
(5)
blog
(1)
blog yazarı ful
(16)
çiçek kız
(1)
çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak
(2)
dilekler
(1)
düğün telaşı
(1)
eğlence
(2)
eleştiri yazıları
(12)
evlilik
(11)
facebook
(1)
film yazıları
(1)
gdo
(1)
görgü
(1)
gözlem
(3)
güncel
(1)
gündelik
(63)
gündem
(1)
güneşli yazılar
(24)
haberdar
(5)
Hayata dair
(62)
içim acırken
(24)
kadınlar-erkekler
(3)
karışık kafalar
(1)
kendine güvenmek
(1)
kısa yazılar
(4)
kış
(1)
kitap yazıları
(6)
lunapark
(1)
manşet
(1)
merak ediyorum
(3)
mevlana
(3)
mevsimlerden yaz
(3)
mimler
(7)
moda
(1)
mucize
(1)
Murathan Mungan
(3)
Mustafa Kemal Atatürk
(3)
mutluluk dersleri
(17)
müzik
(1)
müzik yazıları
(13)
nezaket
(1)
nostalji
(1)
ofis bunalımları
(36)
origami
(3)
ödüller
(6)
öneriler
(5)
özel günler
(3)
panik atak
(1)
paylaşımlar
(35)
renkler
(1)
renklerin anlamları
(1)
ropörtajım
(1)
sansür
(1)
sorgularken
(9)
şifreler
(1)
tasarım
(1)
tatil
(3)
temizlik
(1)
tesadüfler
(1)
tiyatro yazıları
(2)
umut
(1)
yağmur
(2)
yeşilçam
(1)
zihniyet
(1)
değer verenler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EMEĞE SAYGI
Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!
neler yazmışım neler...
- Şubat 2015 (1)
- Aralık 2013 (1)
- Ağustos 2013 (1)
- Aralık 2012 (1)
- Şubat 2012 (2)
- Ocak 2012 (2)
- Kasım 2011 (2)
- Ekim 2011 (8)
- Eylül 2011 (6)
- Ağustos 2011 (6)
- Temmuz 2011 (8)
- Haziran 2011 (10)
- Mayıs 2011 (20)
- Nisan 2011 (13)
- Mart 2011 (5)
- Şubat 2011 (7)
- Ocak 2011 (12)
- Aralık 2010 (16)
- Kasım 2010 (9)
- Ekim 2010 (3)
- Eylül 2010 (6)
- Ağustos 2010 (10)
- Temmuz 2010 (2)
- Haziran 2010 (9)
- Mayıs 2010 (7)
- Nisan 2010 (7)
- Mart 2010 (13)
- Şubat 2010 (11)
- Ocak 2010 (4)
- Aralık 2009 (2)
- Kasım 2009 (5)
- Ekim 2009 (2)
- Eylül 2009 (4)
- Ağustos 2009 (8)
- Temmuz 2009 (2)
- Haziran 2009 (9)
- Mayıs 2009 (15)
- Nisan 2009 (19)
- Mart 2009 (18)
- Şubat 2009 (14)
- Ocak 2009 (23)
- Aralık 2008 (18)
8 yorum:
Issız Adam'ı henüz izleyememekle birlikte, bloguna bayıldım. Benim de yıllardır yazıp biriktirdiklerim var. Bir türlü paylaşamadıklarım var. Beni bulup izlemeye aldığın için teşekkür ederim. Harika paylaşımlara. Sevgiler...
merhabalar
of hala izleyemedim filmi ama yazıya bayıldım ayırca blogu da çok beğendim :)
merhaba
bloğunu çok beğendim...izlemeye aldığın için teşekkürler...
ıssız adamı da çok güzel yorumlaşmışsın... aynen anlattığın gibi...
hayatının en baharı en ıssız adamla yaşayan biri olrak,içimdeki sızının buraya aktarılması güçç...
Issız adam binlerce satıra susan ve aslında kendilerine yalan söyleyen adamlar..
Kaç kiloya düştüm biliyormusun?
44
SIZISIYLA..
zor be anne çok zor diyor ya...
ben orda o ıssız adamın da aslında derin çileli bi geçmişinin olduğunu düşündüm...ama çağan ırmak o mevzuya hiç girmemiş. çok güzeldi film, yazdıklarına katılıyorum...
sevgili adını bilmediğim ,
gerçekten çok üzüldüm, umarım sızıların yerini yeniden hayata tutunmaya bırakır,
sevgiler.
mor kedi,
güzel düşüncene çok teşekkürler=)
Yorum Gönder