Fotoğrafım
Türkiye
Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com

değer verenler

25 Kasım 2009 Çarşamba

Ayça'nın Küpeleri!

Sevgili Ayça el emeği göz nuru tasarımlarını ETSY'de sergiliyor biliyorsunuz,
Şimdi de her pazartesi bir hediye kampanyası düzenlemiş,
Detaylara buradan,
Ayça'nın şahane tasarımlarına ise buradan ulaşabilirsiniz,
Bu turkuaz küpeler ise benim favorim!

"Eğlence"

Dün malum öğretmenler günüydü, gündüz yeni yeni tanıdığım ama çok sevdiğim bir iş arkadaşım ziyarete geldi beni, güzel bir sohbetin ardından kahve falı baktık birbirimize:)
İnanılmaz bir insan, bu bana 2.fal bakışı, her ikisinde de içimde ne var ne yok bildi,benim özelimi bilmeden üstelik...en ince detaylarıyla hem de...öyle işte "hayatında biri var, şöyle böyle kısmet var" gibi değil..ayrılıkları sebeplerini, diğer tüm mevzuları...
O eciş büçüş telvelerin nasıl hayatıma dönüştüğünü anlayamasam da ben de içimden geldiğinde iyi fal bakan biri olarak kurcalamıyorum pek, elektriğimiz çok iyi tuttuğu için benim ona baktığım fallarda da şaşırtıcı bir şekilde resmen hikayeler görüyor ve dakikalarca bir sürü şey söylüyorum ve biliyorum, anlamasam da içimden geliyor..
Dedim ya gerçekten enteresan,o da enerji almış geçenlerde ve benim uzmanımı tavsiye ettim ona da, bu konuda gerçekten özel biri, öyle hissediyorum...
Gündüz böyle geçerken dün gece ise bir güzel eğlence düzenlediler çalıştığımız kurumda.
Ama ben eğlencenin içindeyken dahi olayın sosyolojik boyutunu araştırmaya çalışan biri gibi hissettim kendimi, nedenine gelirsek böyle durumlara pek de alışık olmayan ev kedisi olarak insanların kendinden geçerek dans ettiği,göbek attığı ortamlara yabancıyımdır.
Pek de sevmem açıkçası, benim dinlediğim müziğe de yaşam tarzıma da uymaz.Ama işte içinde bulunduğum durum sebebiyle katıldım, değişiklik olur diye düşündüm, iyi de oldu. Eğlendim, az da olsa dans ettim, bol şarkı söyledim, çok gözlem yaptım, şarap kadehleri eşlik etti bana gece boyunca...
Herkes çakır keyif oldu ben bir türlü olamadım:) Minimini olduğuma bakmayın, ben kolay sarhoş olmam, olmak istedim içtim içtim ama yok olmadı, ne bünyeymiş dedim kendi kendime:)
İçkili ortamlarda eğer sarhoş değilseniz etrafınızdaki olan bitenler size çok komik hatta absürd gelebilir!
Ders anında gördüğünüz o beyefendi adamlar rüyanızda göremeyeceğiniz garip danslarla titrerken,o ciddi kadınlar hobareeeyy diye saçlarını savurarak tepinirken gerçekten de iyi ki sarhoş olamıyorum dedim içimden:)
Netice hepimiz eğlendik, bazıları fazla fazla...
Ama o ortamlara ait olmadığımı bir kez daha gördüm, bazı insanlar eğlence için yaratılmıştır, hemen hooop piste atarlar kendilerini. Tadını çıkarırlar..
Ben zorla kaldırılmaya çalışılıp hadi amaaa dedirtilenlerdenim:)
Belki de burada samimi bir arkadaş grubum olsaydı daha farklı olabilirdi ama işte yine de uzun zaman üstüne eğlendim, değişiklik oldu bana,
Süslenip püslenip de insan içine karışmamıştım epeydir,
Demiştik ya güneş her gün yenden doğuyor diye,
İçim buruktu hala, ama hayat devam ediyor dedim.
evet devam ediyor.....

21 Kasım 2009 Cumartesi

Bugün benim doğum günüm:)


Bugün benim doğum günüm...

Her şeye rağmen yaşamanın ne kadar güzel olduğunu iliklerime kadar hissediyorum,

Pastamın üstü mumlarla dolu,

Her mum yepyeni bir umudu simgeliyor benim için,

İyiliğimin mutlaka beni ödüllendireceğini biliyorum,

Gözlerimi kapatıyor ve dileklerimi diliyorum,

1...2...3..........


NİCE SAĞLIKLI, MUTLU,AŞK DOLU SENELERE!


P.S. Mutlu olabilmek için küçük ipuçlarım var,

16 Kasım 2009 Pazartesi

"Kelebek küpeler ve bitişin hüzünlü öyküsü"

Arabanın tavanına yağmur damlaları düşüyor, tıkır tıkır sesler duyuyorum giderek şiddetlenen.
Camlardan aşağı seller akıyor sanki, görüntü kayboluyor, giderek dışarıyı göremiyorum, camlardaki buğudan mı yoksa gözlerimdeki yaşlardan mı bilemiyorum.
Zor bir süreç atlattım, kırılma noktası dediklerinden.
Ne yaşamam gerekiyorsa yaşadım, hatta sağlık problemim tekrar ortaya çıkmasın diye kendimi çok üzmemeye çalışarak bolca telkin ederek yaşadım.
Her şeyi ama her şeyi gözden geçirdim.
İnce eledim sık dokudum.
Bir karar verdim.
Dün bana sarılıp hıçkırarak ağladığında “senin suçun yok hata bendeydi, hayatta en çok sevdiğim sendin onu da kendim kaybettim” dediğinde içimden kopan parçaları yeniden yerine koyamayacağım kadar uzağa fırlattığımı fark ettim.
Acı o kadar keskindi ki, kalbim göğüs kafesimi parçalayarak çıkıp kendini can havliyle ayırdı bedenimden.
Bomboş kaldı içim, hiçbir şey söyleyemedim ne kendime,ne ona…
Sadece ne kadar çabalarsam ve söylersem söyleyeyim ondaki bu çelişkinin kurbanı olmaktan yorgun düştüğümü ağlayarak anlatabildim.
Tüm kırgınlıklarımın, yorgunluklarımın beni erittiğini söyleyebildim.
İçimde birikenlerin hepsi dökülemedi dudaklarımdan ama hayatımın bugüne kadarki en güzel 2 yılını ona verdiğimi bilmenin huzuru vardı içimde.
Çok iyi ve dürüst biri olduğunu bildiğim için içim rahattı, bugüne kadar hep güzel anıları yaşattırmıştı bana.
Kendimin,benliğimin ve ruhumun farkına vardığımdan beri ortaya çıkan her türlü sorunla tek başıma mücadele edip net olmamakla beni suçladığında dahi bunun gerçekten böyle olmadığını biliyordum.
Tüm bu kırgınlığımın içimdeki her şeyi soldurduğunu ve tehlikenin sinyaller vererek geldiğini, her türlü belirtiye rağmen hiçbir tedbir almadığını acı içinde fark ettiğini de biliyorum.
Şimdi… Yalnızım, yalnızız yeniden.
Doğum günüme sayılı günler kala yeniden doğacağım anı bekliyorum.
Elbette ki içim paramparça, buruğum, kötüyüm, dokunsanız yaşlar akıyor içimden ama güçlü durmam gerektiğinin de farkındayım.
Sağlığım için, kendim için bir yerlerden başlamak zorundayım.
Doğum günümde görüşemezsek diye dün bana verdiği kırmızı bir kutudan çıkan 2 zarif küpe var avucumda, biri kelebek diğeri kar tanesi,
Onları hayatımın sonuna kadar saklayacağım, bunu o da biliyor,
Tıpkı ona verdiğim değer gibi yoğun olacak küpelere yüklediğim anlam,
Ağlarken onun yüzüne kondurduğum öpücükler de şu an sel gibi akan gözyaşlarım da kelebek olup bir çift küpeye dönüşecek,
Ve güneş yarın yeniden doğacak tıpkı bugün olduğu gibi…

12 Kasım 2009 Perşembe

"Minik sevinçler"


Herkese Günaydın,
Sağlık dolu, umut dolu, endişelerden uzak, gönlümüzce bir gün olsun..
Etrafımda olup bitenleri izliyorum, o kadar endişe ediyorum ki olan bitenlerden, virüslerden, politik gelişmelerden,küresel ısınmadan,gdo'lu gıdalardan, insanların çaresizliğinden haberdar olmak içimi sıkıyor, daralıyorum.
Televizyon izlemeyi çoktan bırakmıştım ama arada bakıyordum genel kültürüm azalmasın diye, haberleri açıyorsunuz pandemik salgının bilançosu, başka kanalda öldürülen bilgisayar cini bir çocuk, bir diğerinde gdo'lu gıdalar helaldir siz bilmediğiniz işe karışmayın diyen zihniyetler, bir diğerinde küresel ısınma yüzünden dünyanın dönüş hızında artış yaşandığına dair bilim adamlarının araştırma sonuçları, bir diğerinde zamlar, diğerinde yok kıyamet kopacak mı yok şöyle mi böyle mi?
Terazinin diğer kefesinde de evlenme programına çıkan 70'lik dedeler, yemek masasında birbirinin gözünün içine baka baka yalan söyleyen para hırsının getirisi insanlar, Behlül Bihter aşkının geleceğini işleyen garip bir zihniyet var. Artık neyin doğru neyin yanlış olduğunu da bilmiyorum.
Neyse, malumunuz yazılarımı okuyanlar bilirler benim eğitim sektöründen ekmek yediğimi.
İşim zordur, emek ister ama karıncalarım bana sevgi verir, onlara bir sarılırım hepsi geçer.
Şimdilerde değil sarılmak, aynı ortamda bile bulunmak çok güç...
Zor günler yaşıyoruz, pandemik grip salgını bazı karıncalarıma bulaştı, çoğu o malum virüsü taşımıyor ama yine de şiddetli grip geçiriyor, kimileri nezle(benim geçen hafta olduğum gibi)...
Elimizde antibakteriyel mendillerle masalarımızın, eşyalarımızın,kapıkollarının üzerlerini siliyoruz,
Temizlik görevlilerimiz günde defalarca dezenfektanlarla etrafı hijyenik hale getirmeye çalışıyor, Eşyaları tuttuktan sonra elimi yıkıyorum, hatta ve hatta eldivenle tutuyorum.Sürekli camlarımız açık, hava soğuk olsa bile havayı hep temiz tutmaya çalışıyoruz.
Oğlu rahatsızlanan ve geceyi hastanede geçirmek zorunda kalan bir iş arkadaşım şu an hasta, şiddetli grip geçiriyor, orada çok hasta vardı diyor,maalesef ona da bulaştı..
Son günlerde her evde, her yerde hastalar var.İnsanlar panik içinde, endişe içinde,planladığımız bir çok etkinliği nasıl yapacağımızı düşünüyoruz. Aralıkta var, Ocakta var,peki o zamana ne olacak? Hiç bir şey bilmiyoruz, hacı adaylarının getireceği yeni virüslerle bu virüs etkileşecek mi bilemiyoruz.
İnsanlar korkak, kimse kimseyle tokalaşmıyor,öpüşmüyor haklı olarak.Ten temasımız kalmadı, halbuki ten temasının hem psikolojik hem de fiziksel etkilerini biliyorsunuzdur, vücuda iyi elektrik geçmesinin ne kadar önemli olduğunu da.ama bu salgın yüzünden korkumuzdan kimseyle bir temasımız kalmadı.
Giderek yalnızlaştığımızı gözlemliyorum.
Belki de çok kalabalık bir ortamda çalışmanın getirdiği bir durumdan ötürü bu paniği bu kadar yakından takip edebiliyorum.Bilemiyorum ama bundan önceki günlerimiz ne kadar rahatmış diyebiliyorum.Umarım bu zor günler bir an önce geçer gider.Herkes yine eski temposuna döner.
Tüm hastalar şifa bulur.
Kısacası tadı,tuzu,biberi kalmayan hayatımızda, bu kadar üzüntü ev endişe içinde minicik sevinçlerimiz olsun, hayatımıza bir nebze olsun renk getirmek için eğer sağlıklıysanız buna şükredin,insanlara yardım edin, iyi işler yapın,güzel şarkılar söyleyin...
Bence hepimiz "evrene" güzel mesajlar göndermeliyiz ve bol bol dua etmeliyiz.
Yaşamak o kadar zorlaştı ki,
Hayat bu ara bize dalgın olma, hata yapma lüksü vermiyor, mükemmel yaşayacaksınız diyor.
Eğer bir açığımızı yakalarsa vay halimize...

EMEĞE SAYGI

Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!