Bütün sesleri susturdum, ardından düşündüm...
"Neresindeyim?"
Fincanın dibinde bir yerlerdeyim,önümde bir yol var uzun mu kısa mı belli değil, ben ortalarında bir yerlerdeyim, hayat diyorlar galiba buna.Herkese göre değişir aslında adı, ben pek bir şey demiyorum.Sadece vakit geçirmek için dünyaya gönderildik gibime geliyor, nasıl geldik, neredeyiz, nereye gidiyoruz, neden her şey bu kadar zor ve rutin?Sanki tekerleğin içinde dönüp dönüp yine aynı yere varan salak bir fareyim, ya da labirente koymuşlar beni, bul peyniri bulabilirsen!
Birileri iplerimizi tutmuş, bırakmıyor,birileri bizi yoruyor, koşturuyor, üzüyor, ağlatıyor.Peki sonunda ödül var mı?Onu da bilemiyoruz, sadece koşuyoruz ve döngü değişmiyor yine rutine yakalanıyoruz.
Okuyoruz, harıl harıl okuyoruz, seviyoruz, aşık oluyoruz, deliler gibi çalışıyoruz, ruhumuz boşalıyor, büyük işyerlerinde pahalı kıyafetler içinde birer çöp yığınlarıyız aslında,gerçeğimizi sadece kral çıplak diyebilecek kadar cesurlar görüyor.
Beyaz atlı prensi bekliyoruz, şanslı olanlar ata atlayıp gidiyor, olmayanlar her seferde attan düşüp kafasını yarıyor!Bazılarımız bu prensten çocuklar doğuruyor, onlara da bulaştırıyor aynı rutini.Kendimize benzeyen küçük insacıklardan ordular kuruyoruz, hepimiz ruhsuz, gözlerimizin ışığı uçmuş, zaman zaman neşeli, zaman zaman mutlu ama kısa zaman, mutsuz,yılgın ve düşünceli uzun zaman...
Hep bir şeyler çıkıyor mücadele için, biri bitiyorsa biri başlıyor, ne demişler Allah bitirmesin!Mücadele bitince beyaz bayraklar görünüyorsa ufukta heveslenmeyin, bir yenisi bekliyordur kapınızda,bir yenisi yoksa geçmiş olsun dünyayla hesabınız bitmiş demektir!
Hayat güzel, hayat yaşanmalı,hayata tutunmalı falan filan derler, derler de lafla yürümez bu peynir gemisi.
Hayat dedikleri şu şeyden tad almak lazım, tam başardım derken yeniden pes etmekten sıkılmamak.Beceremiyorum ben pollyanna olmayı,bazen iyi duruyor üzerimde bazen sırıtıyor,tam sinmiyor işte içime..
Öyleyse neresindeymişim? Boşlukta bir yerlerde, fırtına varmış tutunmalı, sıkı sıkı..
Neye direniyorum onu da bilmiyorum ama derinlerden bir ses ne olursa olsun devam diyor,
Bir yerde bir dilek perisi bulabilir seni,eğer şanslıysan...
3 dilek hakkın da olsa bir şeyler değişebilir belki, belki demek bile bazen güç verebiliyor, galiba bunun adı güçten farklı bir şey buna "umut" diyorlar,
Durmak yok, dinlenmek yok, devam devam devam...
3 yorum:
Güzel bir iç konuşma idi..
sürekli sorgulama, bu duyguları iyiden iyiye körükleyen kötü bir huy benim için... hep kendime şunu sordum; neden hayatın gerçeklerini sorgulamayan ve sadece ilkel ihtiyaçlarını yaşayan insanlar gibi olamadım?
bunu tabii ki istemezdim ama inan bana onlar herşeyden bi haber ve cahillik mutlulukları oluyor. buna çok bunaldığım dönemlerde özenmiyor değilim...
sanırım sorguladıkça güçleniyorum, bilmiyorum... düşüncelerime tercüman olmuşsun... teşekkürler paylaşım için.
Sevgili Ayça,yazıda kendini bulabilmene çok sevindim.Benimde hep istediğim bir şeydir bu.Bazen derim ki kendi kendime "neden bu kadar sorguluyorum, irdeliyorum, neden bu kadar çok düşünüyorum."Oysa pek çok insan tabiri caizze körü körüne yaşıyor, sorgulamıyorlar,boyun eğiyorlar, tamam diyorlar.Bu bende neden yok diye hayıflanıp duruyorum.Sorguylayıcılığım beni hasta ediyor çünkü...
Yorum Gönder