"günaydınlar" dedim, şöyle güzel bir müzik eşliğinde güne başlayalım istedim:)
Ben nasılım peki Cuma'dan beri, hala pıtırcık sevgi insanı ruh halimde miyim:)
Evet,evet her şeye rağmen diyelim, malum alerjik nezlem azmıştı ve cuma akşamı yerini normal nezleye bıraktı...Ağzım burnum akıyor ve gözlerim kurbağa gözü gibi oldu:)Bu kışın ilk nezlesi hayırlı uğurlu olsun diyelim, herkes geçirmişti ben o arada zehirlenmekle meşguldum, tam midem geçti ohh derken nezle çıktı başıma:)Sabır sabır ya sabır!
Bu halde cumartesi ultrason için sabahın köründe kalkıp hastaneye gittim. Elimde mendil, salya sümük, kıpkırmızı gözlerle paramı yatırdım, randevu saatinden 10 dakika önce bekleme koltuğuna oturdum. Benden önceki randevu içerden çıktı,sıra bana geldi. Sekreter kız biraz bekleteceğiz dedi, kağıtlarımı aldı. Bekle bekle ses yok, 10 dakika oldu, içerden nihayet çıkan sekreter bu sefer de Ultrason makinası arızalandı dedi."Haydaaaaa!"Normalde hastaneyi alt üst edip sekreter kızın canına okuyacak olan, damarına basılınca gözü dünyayı görmeyen, haksızlığa tahammülü olmayan ben ne yaptım?Aptalca gülümsedim, niyeyse:) Biraz daha bekleteceğiz teknik servisi arıyoruz.İyi de ben 12 saatten fazladır aç aç dolaşıyorum, ultrason için açlık gerekiyor, sabahın köründe kalktım geldim bu sümüklü halimle bir de ultrason bozuldu diyor bana koskoca hastane!Boğulacak gibi oldum ama tepki vermeye halim olmadığı için suratıma yapışan o çaresiz aptal gülümsemeyle 5 dakika daha beklerim dedim.Sonra hala ses çıkmayınca girdim odaya "efendim, şeyy, kem küm" daha yeni aranmış teknik servis, gelecek de bakacak da.."oooo ölme eşeğim ölme paramı geri verin gidiyorum ben"dedim.Böylece tatil günümde boşu boşuna sabahın köründe kalkmış oldum, ama her işte bir hayır vardır diyerek de kendimi telkin etmeyi ihmal etmedim.Malum yapacak başka bir şey yoktu.
Sonra eve geldim biraz yatıp uyudum, grip ilacı, vitamin aldım. Bana mısın demedi ama! O halde hırs yaptım öğleden sonra ailemle tiyatroya gittik. Elimde mendiller, kucağımda mendiller :) Sürekli hapşıran sürekli hönküren biri olarak ilk sıradan en beğendiğim oyunu 2.kez ne kadar hasta olsam da azimle izledim:)
Oyunla ilgili detaylı bilgiyi paylaşacağım sizinle, şimdi iş yerindeyim ve biraz daha iyiyim. Gözlerim yarı kurbağa gözü ve en azından 100 değil 30 kere hapşırıyorum:))
Amann bu da geçer, her kış aynı şey, sevmiyorum işte kış mevsimini, zorla mı!
Tiyatro oyununu da yazacağım bir ara,
Tekrar günaydınlar efendim :)
- Ful yaprakları
- Türkiye
- Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com
Yazılarım - Etiketler
affetmek
(1)
ağaç katliamı
(1)
arkadaşlık
(3)
aşk
(11)
ayakkabı
(7)
ben büyüdüm artık
(1)
ben çocukken
(5)
blog
(1)
blog yazarı ful
(16)
çiçek kız
(1)
çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak
(2)
dilekler
(1)
düğün telaşı
(1)
eğlence
(2)
eleştiri yazıları
(12)
evlilik
(11)
facebook
(1)
film yazıları
(1)
gdo
(1)
görgü
(1)
gözlem
(3)
güncel
(1)
gündelik
(63)
gündem
(1)
güneşli yazılar
(24)
haberdar
(5)
Hayata dair
(62)
içim acırken
(24)
kadınlar-erkekler
(3)
karışık kafalar
(1)
kendine güvenmek
(1)
kısa yazılar
(4)
kış
(1)
kitap yazıları
(6)
lunapark
(1)
manşet
(1)
merak ediyorum
(3)
mevlana
(3)
mevsimlerden yaz
(3)
mimler
(7)
moda
(1)
mucize
(1)
Murathan Mungan
(3)
Mustafa Kemal Atatürk
(3)
mutluluk dersleri
(17)
müzik
(1)
müzik yazıları
(13)
nezaket
(1)
nostalji
(1)
ofis bunalımları
(36)
origami
(3)
ödüller
(6)
öneriler
(5)
özel günler
(3)
panik atak
(1)
paylaşımlar
(35)
renkler
(1)
renklerin anlamları
(1)
ropörtajım
(1)
sansür
(1)
sorgularken
(9)
şifreler
(1)
tasarım
(1)
tatil
(3)
temizlik
(1)
tesadüfler
(1)
tiyatro yazıları
(2)
umut
(1)
yağmur
(2)
yeşilçam
(1)
zihniyet
(1)
değer verenler
19 Ocak 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EMEĞE SAYGI
Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!
neler yazmışım neler...
- Şubat 2015 (1)
- Aralık 2013 (1)
- Ağustos 2013 (1)
- Aralık 2012 (1)
- Şubat 2012 (2)
- Ocak 2012 (2)
- Kasım 2011 (2)
- Ekim 2011 (8)
- Eylül 2011 (6)
- Ağustos 2011 (6)
- Temmuz 2011 (8)
- Haziran 2011 (10)
- Mayıs 2011 (20)
- Nisan 2011 (13)
- Mart 2011 (5)
- Şubat 2011 (7)
- Ocak 2011 (12)
- Aralık 2010 (16)
- Kasım 2010 (9)
- Ekim 2010 (3)
- Eylül 2010 (6)
- Ağustos 2010 (10)
- Temmuz 2010 (2)
- Haziran 2010 (9)
- Mayıs 2010 (7)
- Nisan 2010 (7)
- Mart 2010 (13)
- Şubat 2010 (11)
- Ocak 2010 (4)
- Aralık 2009 (2)
- Kasım 2009 (5)
- Ekim 2009 (2)
- Eylül 2009 (4)
- Ağustos 2009 (8)
- Temmuz 2009 (2)
- Haziran 2009 (9)
- Mayıs 2009 (15)
- Nisan 2009 (19)
- Mart 2009 (18)
- Şubat 2009 (14)
- Ocak 2009 (23)
- Aralık 2008 (18)
4 yorum:
E tünaydın diyim artık saat itibariyle :) Çok geçmiş olsun. O kadar iyi anlıyorum ki seni, kendimi bildim bileli yaz-kış burnum akar, hapşururum :) Alerjik her türlü şey bende de var :)
Saol Ayça'cım :)
alerjin varsa bu insanın bünyesini zayıflatıyor ve mikroplara özellikle üst solunum yolu hastalıklarına daha kolay yakalanmana neden oluyormuş, doktorum böyle söylemişti...
Benim doktorum da evlenmeye karar verdiğinde damat adayını getir de alerji testlerini yapalım, bari çocuğunuz olursa alerjik olmasın demişti :)))
çok geçmiş olsun sinir bir durum yaşanmış ama inşallah bir dahakine olmaz
Yorum Gönder