Günaydın herkese! Yine bir kaç gündür ortalarda yoktum, şimdi iş yoğunluğu yüzünden iki satır yazamadım diye bahane bulmamak için bir yandan kahvaltı ederken bir yandan adaçayımı yudumluyor bir yandan da yazmaya çalışıyorum...
Sabah servis hostesi gelmeden 2-3 dakika önce telefonumu çaldırıyor ben de aşağı iniyorum.Bugün tam 15 dakika erken çaldırdı.Apar topar makyaj bile yapmadan fırladım.Üstümde jilem ayağımda mor mus çorabım ve babetlerim, hani hava ısınacaktı bugün! İnanıp da incecik giyindim, meğerse aşağı indiğimde anladım, aslında "buz" gibiymiş...Bekledim, bekledim gelen servis yok 5 dakika oldu aradım 2 dakikaya geliyoruz dedi, yok..12 dakika oldu, soğuktan bacaklarımı hissetmemeye başladım.Apartmana gireyim dedim, geri gittim, bu aradabir rimel sürdüm:) Derken yukarı bi çıksam da çizme mi giyinsem dedim, kapıyı açan annem, sen içeri girdin servis geldi 5 dakikadır seni bekliyor dedi.Ne gün ama ben varım servis yok, servis var ben yokum.Koştur koştur gittim, şöför zaten muhattab dahi alınmayacak cahillikte biri, hostese derdimi anlatmaya çalıştım ama dinlerken gözlerimin bile içine bakmadı, daha doğrusu dinlerken demeyim çünkü dinlemedi.
(Bu arada soğuktan oldu sanırım sağ bacağım ağrıyor, ya soğuktan ya da koştururken oldu heralde of off...)
İşin özü işe geldim, odamın anahtarını dün başka bir ofiise bırakmıştım, onu almak için içeri girdim ve her zamanki gibi "günaydın" dedim.
Ofiste 3 kişi vardı ben hariç.Harıl harıl konuşuyorlar bir kişi de dönüp günaydın demedi.
Bu defalarca tekrarlanan bir şey ve ben ısrarla günaydın demekten vazgeçmiyorum.Çünkü ben sabahları telefonumu da günaydın diye açarım, olması gereken budur.İnsanlık, görgü kuralları, hayatı kolaylaştıran küçük mutluluklardır bunlar!İnsanı insan yapan, bizi diğer canlılardan ayıran belirgin özellklerin başında konuşarak iletişim kurabilmek, hoşgörü, nezaket, güleryüz gelir! Bunları yaptığımda bir çok işimin çok daha kolay çözümlendiğini, hayatımın daha parlak olduğunu, kendimi daha iyi hissettiğimi gördüm. Mesela Kızılay'a gitmiştim işe girmeden önce sağlık raporu istemişlerdi, bilirsiniz "genelde" memurları gayet ve gayet suratsız, ilgisizdir.Sizi görmezden gelirler...Benim de işimi halledecek memur kadın aynen böyleydi, ben karşısındayım ama görmüyor, telefonla konuşuyor özel belli ki -iş değil, bir elinde ahize, diğerinde kaşe,5 dakika arayla aheste aheste içime fenalıklar getirerek kaşeyi kağıda basıyor.Bu hızla giderse gece yarısına 2 dakika kala işim hallolur ya da öbür güne kalır dedim içimden. Kadın bir kez bana baktı o sırada her zamanki gibi gülenyüzümü gördü, sonra 2.bakışında da "işiniz zor" diye sohbet açmaya çalıştığımı.Bir de baktım kadın bana gülümsedi, beni anlayan biri çıktı dedi, burada yalnız ve sıkılmış olduğunu ima etti ve sohbet ederek,havadan sudan işten güçten benim işlemim 2 dakikada bitti...
Ben biriyle sohbet etmiş oldum, o da bundan hoşnut işini yaptı böylece ikimizde bir şey kaybetmedik aksine kazandık! Oysa ben de suratsız, asabi ve tahammülsüz olsaydım bu anektod böyle mi biterdi?
Günaydın ile güleryüzü ve hoşsohbeti birbirine eklemek varken kafayı çevirip duymamazlıktan gelmek ne demektir. Odama girenler de aynı şeyi yapıyor, önce bir günaydın de hatır sor, karıncalarımın çoğu da böyle, günaydını ben diyince ağır ağır günaydııııınnnn fullll":) diye tekrarlıyorlar.Oysa bunu onlara benim hatırlatmamam gerek...
Gülümseyin, günaydın deyin, sohbet edin, arakadaş ve dost edinin, iyilik yapın, yardımsever olun, sevin, sevilin, aşık olun, aşkınızı doyasıya yaşayın, hoşgörülü olun, her şeyi tadını alarak yapın şu hayatta...
Yoksa o asık suratlı, robotlaşmış, gözünün feri kaçmış insanlar ordusunun askerleri olacaksınız...
İyilik ve güleryüz bize hayatın sunduğu en güzel nimetler, sakın unutmayın,
Herkese kocaman bir "GÜNAYDIN!" :)))
- Ful yaprakları
- Türkiye
- Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com
Yazılarım - Etiketler
affetmek
(1)
ağaç katliamı
(1)
arkadaşlık
(3)
aşk
(11)
ayakkabı
(7)
ben büyüdüm artık
(1)
ben çocukken
(5)
blog
(1)
blog yazarı ful
(16)
çiçek kız
(1)
çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak
(2)
dilekler
(1)
düğün telaşı
(1)
eğlence
(2)
eleştiri yazıları
(12)
evlilik
(11)
facebook
(1)
film yazıları
(1)
gdo
(1)
görgü
(1)
gözlem
(3)
güncel
(1)
gündelik
(63)
gündem
(1)
güneşli yazılar
(24)
haberdar
(5)
Hayata dair
(62)
içim acırken
(24)
kadınlar-erkekler
(3)
karışık kafalar
(1)
kendine güvenmek
(1)
kısa yazılar
(4)
kış
(1)
kitap yazıları
(6)
lunapark
(1)
manşet
(1)
merak ediyorum
(3)
mevlana
(3)
mevsimlerden yaz
(3)
mimler
(7)
moda
(1)
mucize
(1)
Murathan Mungan
(3)
Mustafa Kemal Atatürk
(3)
mutluluk dersleri
(17)
müzik
(1)
müzik yazıları
(13)
nezaket
(1)
nostalji
(1)
ofis bunalımları
(36)
origami
(3)
ödüller
(6)
öneriler
(5)
özel günler
(3)
panik atak
(1)
paylaşımlar
(35)
renkler
(1)
renklerin anlamları
(1)
ropörtajım
(1)
sansür
(1)
sorgularken
(9)
şifreler
(1)
tasarım
(1)
tatil
(3)
temizlik
(1)
tesadüfler
(1)
tiyatro yazıları
(2)
umut
(1)
yağmur
(2)
yeşilçam
(1)
zihniyet
(1)
değer verenler
5 Mart 2009 Perşembe
"insanı insan yapan.....?"
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EMEĞE SAYGI
Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!
neler yazmışım neler...
- Şubat 2015 (1)
- Aralık 2013 (1)
- Ağustos 2013 (1)
- Aralık 2012 (1)
- Şubat 2012 (2)
- Ocak 2012 (2)
- Kasım 2011 (2)
- Ekim 2011 (8)
- Eylül 2011 (6)
- Ağustos 2011 (6)
- Temmuz 2011 (8)
- Haziran 2011 (10)
- Mayıs 2011 (20)
- Nisan 2011 (13)
- Mart 2011 (5)
- Şubat 2011 (7)
- Ocak 2011 (12)
- Aralık 2010 (16)
- Kasım 2010 (9)
- Ekim 2010 (3)
- Eylül 2010 (6)
- Ağustos 2010 (10)
- Temmuz 2010 (2)
- Haziran 2010 (9)
- Mayıs 2010 (7)
- Nisan 2010 (7)
- Mart 2010 (13)
- Şubat 2010 (11)
- Ocak 2010 (4)
- Aralık 2009 (2)
- Kasım 2009 (5)
- Ekim 2009 (2)
- Eylül 2009 (4)
- Ağustos 2009 (8)
- Temmuz 2009 (2)
- Haziran 2009 (9)
- Mayıs 2009 (15)
- Nisan 2009 (19)
- Mart 2009 (18)
- Şubat 2009 (14)
- Ocak 2009 (23)
- Aralık 2008 (18)
17 yorum:
Canımsın yaaa. biliyosun buaralar bende aynı şeye takığım. bak yine alevlendi sinirlerim. yahu bi selam bu kadr mı zor. adamlar sanki cebinden para veriyo..İnadına ver inadına ver nereye kadar. ben geöen 3 gün vermedim, seninki anca anladı. amaaa ben ful ben de bulamadım ortasını. zombi olmuş bu insanlar. ya da biz şirinler köyü üyesiyiz. gel senle şööööle en güzelinden bi şirinler köyü kuralım
Hımm ben o herşeyden nefret eden tip var ya, o olayım ama tamammı:)
ha bu arada
GÜNAYDIIIIIIN CANIM, GÜNÜN GÜZEL OLSUN. MUCCCKKKKK
sana da kocaman günaydın canımm:)
evet belki de iyi çocuk olursak şirinleri görebiliriz hatta orada yaşayabiliriz!
Hımm sen herşeyden "nefret ediyorum, nefret ediyorum nefret etmekten de nefret ediyorum" diyen şirin mi olacaksın:))yokyok o olma sakın, ben örgülü şirin olucam, kızıl saçlı minik var ya tam benim o, sen de aşcı şirin ol bize şirin çilekli kekler yaparsın :)))
günaydınnnnn
ve de güzel bir gün dileğiyle :)))
hımmm, du bi düşüneyim. tamam peki aşçı şirin oliiim, boluluyum ya yakışııırrrr. ama bu arada kekleri yaparken yine de nefret ediyorum nefret ediyorum diyim olmaz mı????şaka şaka tatlım. nerdeee bende, en kızdığımın yüzünü görünce yelkenleri indiren ben, kimden nefret etmeyi başarabildim ki şimdiye kadar. amaaa bu arada iyi çocuk olmiicammmmm, en fazla çocuk olurum, o kadar
beenmaya'cım;
sana da güzel ve sağlık dolu gülücük dolu bir gün diliyorum:))
Guguk'cuk, şimdi dediğin olur bence ben ormandan çilekleri toplamaya giderim, giderken de miniğim ya gargamel peşime düşer, kaçarken kaybolurum muhtemelen, o zaman birinin de beni kurtarması gerekecek,ben kurtarılınca sen çilekleri alıp şirin çilekli kekleri yaparsın:)))
kocaman bir günaydın :D
Günaydın güzelim, günün her ne kadar karışık ve üşüyerek başlasa da, bu günaydınlarla için şimdiden ısınmıştır :) Günün güzel geçsin, yüzünden gülücükler eksik olmasın :) Öpüyorum çok...
Bu arada insanlara, bu "günaydın, "iyi günler", "iyi akşamlar", "afiyet olsun" gibi güzel sözleri söyletmek zaman alır. Ama yılma, pes etme, gözlerinin içine baka baka söyle bu sözleri :))
Günaydının önemini anlatan çok güzel benim dönüp dönüp okuduğum bir yazı var biraz uzun ama yazmak istedim .
2.Dünya savaşı sırasında
Yahudilerin çoğunluk ayrıca tek tük alman vatandaşın yaşadığı bir yerleşim birimin de yaşayan bay müller ve o yerin haham ını anlatıyor bu hikaye...
Haham öyle biriydiki karşılaştığı herkeze merhaba demeden geçmezdi öyleki bu bölgede yahudi lerle alman vatandaşı kişiler birbirlerine pek iyi bakmadıkları halde haham din dil ırk demeden tepkilere bakmaksızın herkeze bir merhaba der ve öyle geçerdi.
Günün birinde bir köy yolundan geçer iken tarlada çalışan bir çifçiyle karşılaştı ve hiç tanımadığı halde onada merhaba dedi, Fakat bu merhabasının karşılığında kaşları çatık bir bakışla soğuk bir tavır aldı karşılığında hemen merak edip etrafındaki yahudi kimselerle bilgi alışverişinde bulundu kimdir bu neden merhaba dememe rağmen bana karşılık vermedi derdi nedir dedi. Haham a şu cevap geldi "haham o almandır ismide bay müller size yahudi olduğunuz için iyi bakmıyor o yüzden karşılık vermemiştir boşverin bir daha merhaba demeyin size hiç bir zaman karşılık vermez" dendi ve bu cevap karşısında haham gülümseyerek yoluna devam etti.
Ertesi gün yine aynı yoldan geçen haham müthiş bir kararlıkla günaydın bay müller dedi kafasını çeviren bay müller yine sert bir bakış bakarak hiç bir cevap vermedi. Ve ertesi gün yine aynı yoldan geçen haham yine kararlılıkla günaydın bay müller merhaba dedi. Artık bay müller haham a çok sert bakmıyordu yavaş yavaş onu sevmeye başladığı dahi söylenebilirdi. Ve sonunda bay müllerde haham a karşılık vermeye başladı.
Bir zaman geçmiştiki 2 dünya savaşı patlak verdi heryer alman istilası na uğramış yahudiler kamplara toplanmaya başlanmıştı hahamda bu tutuklamalardan nasibini almış ve bir o kamp bir bu kamp sürekli işkence ve zorluklar geçirmişti. Artık sonlara yaklaşılmış almanlar bütün yahudileri tek tek öldürmeye başlamıştı.
Haham ın bulunduğu kampta boşaltılarak ölüm merkezlerine getirilmişti. Tek sıra halindeki yahudiler için komutan SOLAAAAA dediğinde direk idam SAĞAAAAAAAAA dediğinde biraz zaman kazanılması hatta bir kurtuluş dahi olabiliyordu. Artık haham ada sıra yaklaşmış bir solaa solaa solaaa solaaa arada çok nadir insiyatifle sağaa sesleri arasında önündeki sıranın bir an önce bitmesini bekler olmuştu son bir kişi kalmış ve oda herkez gibi solaaaa denilerek idam a sürüklenmişti sıra haham a geldiğinde haham ve idam komutanı bir anda göz göze gelmiş ti o an bir sessizlik oldu ve Haham yüksek bir sesle GÜLÜMSEYEREK merhaba günaydın Bay Müller dedi evet o komutan garip alman çifçi bay müllerdi. Bay müllerde yüksek bir sesle gülümseyerek günaydın haham dedi.
Ve yüksek bir sesle haham a gülümseyerek SAĞAAAAAAAA diye bağırdı ..
Haham ın o ufacık merhabası o ufacık gülümsemesi ve günaydını hayatını kurtarmıştı
Ya biraz uzun farkındayım ama paylaşmadan geçemedim SANADA GÜNAYDIN KOCAMAN FULL
çok güzel yazmışsın kazan-kazan yöntemi diyorlar bana sonuçta her iki taraf da kazanıyor
bende tünaydın diyorum :)
Günaydın sevgili Ful yaprakları . Bu konuda çok haklısın her gün görüpte yüzümüze bile bakmayan bir selamı bir günaydını bile söylemekten aciz o kadar çok insan varki. bende her gün oğlumu kreşe götürüyorum diğer anneleri her gün gördüğüm halde içlerinden sadece ikisi bana selam veriyorlar diğerleri sanki yokmuşumu gibi davaranıyo sebebini anlamış değilim neyse onlar devam etsinler böyle ben herkese günaydın diyorum
:) sevgilerimle.....
"günaydın" için çok mu geç :)
senin gibi insanlar neden bana hiç denk gelmiyor bende bunu anlamıyorum..
yüzüne güldüğüm kötü muamele yapıyor,sinirle saldırdığım sıcak davranıyor.. benim ilişkilerimde bir sorun var..
Bu havalara gercekten guven yok.. bende kac gundur ınce gıyınıp yanılanlar grubundanım.
Ataş böceği şahane yazmışsın :))
Üfürükten prenses,
belki bir gün denk geliriz:)
leydielif ,
seni çok iyi anlıyorum,
etraf zombi doldu!
öykü,
bahar tam anlamıyla kendini gösterene kadar bize rahat yok:))
Yorum Gönder