Fotoğrafım
Türkiye
Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com

değer verenler

27 Nisan 2009 Pazartesi

"Pinokyolar..."

Günlerdir ortalarda yoktum, Cuma gününün de bana tatil olmasını fırsat bilip.......

a) Bir yerlere tatile gittim
b) Kendimi nadasa bıraktım
c) Tatil mi demişim bende o kadar para var mıydı?
d) Arkadaşlarımda kaldım, o parti senin bu parti benim eğlendim.

Yazılarımı okuyup da karakter tahlili yapanlar az çok anlamışlardır cevabı ama yine de söylemek lazım,
...b seçeneğini yaptım.
Erken yatıp geç kalktım, arkadaşlarımla görüştüm, alışveriş yaptım , aileme vakit ayırdım.
Tabii 3buçuk günlük tatil sonrası bu sabah uyandığımda sendroum kralını yaşadım halen de yaşamaktayım o ayrı:))
Bugün konum bu aralar ayrı ayrı sağlı sollu ataklarla beni yoklayan ama umursamadığım "pinokyo"lar...Yani pinokyo dediysek öyle sevimli de değil hani, bariz yalancı menfaatçi kişiliklerden muzdaribim.
Eski yazıları okuyanlar hatırlar şu hoparlör olayla ilgili "pes" yazımı ...
Hani masamdan hoparlorümü düşürüp kıran, paramparça eden ve benim gibi müzik insanını mono dinlemeye mahkum eden ve yenisini almayan şahsiyet!
Bu şahsa bu durumu anlatmanın her türlü yolu denedim.Baktım olmuyor her hafta ciddi ciddi yüzüne karşı "artık al şu hoparlörü ya da ben alayım faturayı getireyim" demeye başladım -ki değişen bişi olmayacak biliyorum bu sefer de parayı vermeyecek.Ama bir kulaktan giriyor diğerinden çıkıyor.Bir de utanmadan geçen hafta dedi ki "ya çıksam evden alicam ama işte çıkmıyorum.."Halbuki bunu söylediğinin sabahı söyledikleri "dün eşimle kadıköydeydik, hava ne soğuktu hala bahar gelemedi bir üşüdük ki sorma,boğazlarım şişti bugün.."Yalancı adam aynı zamanda da "iyi bir hafızaya sahip olmalı" diye boşuna dememişler!
Kadıköy, yazıcıoğlu iş hanı, en uygun fiyatlı aksesuarlar orada, almayanı döverler, hele ki birinin malına zarar verip kırdıysan ve 6 aydır telafi etmiyorsan adamlar yüzsüzlüğüne %20 indirim yapar belki!
Hani bu adam el diyelim, netice bu işyerinde kafa dengi kimse yok, ağır kültür şokları yaşıyoruz tamam peki ya akraba cemiyetinden insanlara ne demeli?
Bende yakın bir akraba var, benden yaşça büyük şöyle ki 7-8 yaş falan diyelim.
Evlidir kendileri hem de kaçıncı, detaya girmeyeceğim beni ilgilendirmez benim mevzum bu kişiliğin yalanları.
Çok rahattır kendileri, o kadar ki umursamaz pek bir şeyi.2 sene önce hastalığımda gelmek ya da arayıp geçmiş olsun demek yerine susmayı yeğlemişti.Bir akşam telefonum çalmıştı baktım o, bana diyor ki "Saçlarımı boyatacağım da turuncu istiyorum, senin senelerdir kırmızı ya, kuaförün iyi demek ki bana adresini versene...":))Güler misin ağlar mısın:)
Sonraki aramalarda da durum değişmez, arar, hımm derim kesin menfaati vardır,adres soracaktır, yardım isteyecektir, çocuğunu bırakması gereken bir yer vardır (benden iyisini bulamaz çünkü çocuğu aynı zamanda benim karıncam ve birbirimize pek düşkünüz, zeki zehir gibi çok tatlı bir karınca!)Geçen gün de yanı şeyi yaptı, sinemada karşılaştık, dedi ki ben seni bırakırım evine çıkışta,sakın gitme, haberleşelim.." Çıkışta baktım kişi yok, aradım cebi kapalı. Yarım saat vasıta bekledim yağmurda ayaklarım dondu sonra ben facebook'tan yazdım neredeydin bulamadım seni diye?
"Yaa bitanem, canım benim, ben erken çıktım filmden, telefonumu da evde unutmuşum arayamadım seni" dedi...
Bunu okuduğumda aklıma bir sahne geldi: "Ben seni bırakırım evine,çıkışta..." diyor ve elinde telefonla birine mesaj yazıyor, telefon farklı olduğu için modeline takılmıştı gözüm o yüzden çok iyi hatırlıyorum...
Şimdi bunu yerine bana deseydi ki ya ben acilen çıktım unuttum seni, yada ne bileyim başka bir şey ama doğru ama dürüstçe ama yanlışsız....
Dürüstçe unuttuğunu söylese bu beni asla üzmez, insanlık hali olabilir derim zaten gelirken ona mı güvendim ben dönerim derim olur biter ama bile bile yalan söylemek var ya işte o beni mahvediyor.
Bir de aynı şey seneler önce başıma gelmişti,yine akrabalardan biri, epey zaman geçtiği için konuşmanın giriş bölümünü anımsayamıyorum ama cep telefonundan açılmıştı, bu kişi de çok zengindir ayda bir telefon değiştirir.Benim de o ara galiba telefonum düşmüştü, ondan bahsediyorduk, ben yenisini alana kadar ne yapsam diye içten bir şekilde soruyordum çünkü okula gidip geliyordum o dönem ve gece geç geldiğim de oluyordu..Ama ben bana telefon al ya da eskisini ver gibi bir şey söylemedim, ima etmedim, asla kimsenin eskisini kullanmam zaten, böyle bir şeye de tenezzül dahi etmem.Dostlar arasında muhabbet diye sesli düşünmüştüm hepsi o,belki bir haftalığına ödünç alabilirdim!Ama dervişin fikri zikri olayı var ya, bu herhalde telefon istedik sandı, "benim eski telefonların hepsini attım, hiç biri yok, hele o en son mavi olan o su geçirmez model vardıya tüh ya attım olmasa sana verirdim bir hafta kullanır getirirdin bana..."gibilerinden saydı da saydı, oscarlık oynadı yani, iyi dedim ben istemiyorum ki banane..Sonra odasına gittik, oturuyoruz bir baktım koltukla duvarın arasında bir boşluk var boşlukta da telefonu gördüm hani o su geçirmez mavi olanı:))Allah'ın işi, bir de telefon çalmaz mı?Bu kıpkırmızı oldu, sakladığı yerden çıkarı telefonu konuştu, sonra geldiğinde yüzü eski rengine dönmüştü bir şey olmaış gibi devam etti sohbete!
Yani benim telefonum var ama kullanıyorum dese ne olur ki zaten istememiştim:))
Bunun gibi onlarca olay söyleyebilirim size, ama önemli olan "dürüst"lüğün ne kadar güzel bir erdem olduğunu vurgulamak.Böyleleri karşısındakini aptal yerine koyduğunu zannederek aslında kendileri düşüyorlar tuzağa.
Bana o kadar komik geliyor ki bu durum,çünkü ben kafamı kessen yine doğruyu söylerim.Ergenlik döneminde o aptallıklarımda, denemek için sigara içtiğimde, dışarıda alkol aldığımda, yanlış bir şey yaptığımda,ya da aptal bir ilişkimde dahi yalan söylemedim, her şeyi dürüstçe anneme anlattım. Şimdi hiç biri yok hayatımda, her şey daha güzel daha doğru ama önemli olan hayatın hata yapılan evrelerinde dahi dürüst olmak, hata yapmadan büyüyemeyiz çünkü...
Bu yüzden bana dürüstlüğü aşılayan anneme ve babama çok teşekkür ediyorum, beni öyle güzel yetiştirmişler ki koca koca adamların karşımda yalan söylemelerine sadece gülüp geçiyorum, Pinokyo bile masalın sonunda iyi olmaya karar vererek gerçek bir çocuğa dönüşür, oysa onlar benim gözümde sadece komik ve aciz karakterlere dönüşüyorlar.
Zaten yalan dolu, kandırmaca dolu bir hayatla benim ya da bir başka duyarlı insanın gözünde ne kadar değer kazanabilirler ki?

6 yorum:

Ateş Böceği dedi ki...

Ne çok insan var böyle yine bunlar zarar vermeyen cinstenmiş en azından anı kurtarmak adına söylenmiş yalanlar birde bunu meslek haline getirenler var onlar daha feci Allah onlarla karşılaştırmasın çünkü öyle anlarda öyle yalanlar söylüyorlarki insanlıktan utanıyorsun nasıl diyip kalıyorsun çokk uzattım galiba iyi haftalar full öpüyorum :):)

Ayca Karaoglan dedi ki...

Bu pinokyolar her yerde canım, gülüp geçmekle en iyisini yapıyorsun. Bu yalanlarla hayatlarını ve çevresindeki herkesi mahvedenler de var. Boşver sen. Ne güzel nadasa bırakmışsın kendini. Bizimle mi götürseydik keşke seni Amasraya:))

meltem dedi ki...

küçük sinek mide bulandırır !!
boşa dememeişler yalan söyleyen, yalan söylerken yanakları hiiç kızarmayan, riyekar ve iki yüzlü insanlarda nefret ediyorum desem??
çok iyi anlıyorum seni bu modellerden heryerde var !

öykü dedi ki...

O kadar cok kı bu ınsanlardan cevremızde
en yakından en uzaga
adım bası yalan soyleyen
sozum ona beyaz yalan soyluyorum dıye
kendısını kandıran aslında yalanın her turlusunun kotu oldugunu unutan
turler..
bu turler amıp gıbı cogalıyor
cok fazlalalar
ve senın gozune batanların benzerı benım de gozume batıyor cokca
tavsıyem takılma uzme canını..
onları yok edemeycegımız ıcın
uzulmemeye calısmak en ıyısı

umursamaz dedi ki...

ya varya, benımde acayıp sinirim zıpladı sımdı.. nasıl bı yerdır burası boyle, pişkinlik diz boyu..
bosver sen düzgün olursan o ınsanlarda anlayacaklardır hatalarını.. ne dıyım ALlah hepımızı dogru durust ınsanlarla karsılastırsın.. herseyın bı yolu yordamı vardır, bunlar artık kıvırmayı meslek edınmısler..

sevgılerımle canım
pırıltılı cadı.

evo dedi ki...

yalandan kim ölmüş ki?
Pinokyo!!!

EMEĞE SAYGI

Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!