
Bilmiyorum, öylesine günleri geçiriyorum; iş-ev, ev-iş arası gidip geliyorum.
Sabahtan işyerinde dolaplarımı toparladım biraz, evraklarımı, dosyalarımı,masamın üzerini, karıncalarımın dağıttıklarını bir güzel düzenledim.
Şu an fonda Erdem Yener'in "belki" si çalıyor, ben de sakin sakin işlerimi yapıyorum...
Rutine o kadar bıraktım ki kendimi sormayın, gece dışarı çıkmayı pek bi özledim.
Hele konserler, dans, eğlence, festivaller...
Sevgilim askerde olduğu için onsuz bir tadı yok hiçbirinin, zaten gidelim desem de eve dönüş soruınu var. Arkadaşlarımın çoğu benim gibi, arabasız:) Bu nedenle bu koca şehirde bir yerden bir yere gitmek hele ki gece vaktiyse çok zor..Eskiden gece konser çıkışı ya da tiyatro çıkışı dolmuşa atlar eve giderdim, gece 11 ya da 12 fark etmezdi. Çok sorun yaşamazdım, şimdi saat 9 da bile her türlü garip tip etrafta belirmeye başlıyor. Keşi, hapçısı, sapığı,hırsızı..Etrafıma bakıyorum hep garip garip kılıksız tipler, mesela bunlardan sadece biri geçtiğimiz akşam başıma geldi. Geçen akşam 9buçukta dolmuşa bindim yanıma bir adam oturdu, adam demek yanlıştı aslında Recep İvedik gibi bir şey...O sırada cüzdanımdan dolmuş parası çıkarıyordum, önce cüzdanıma baktı,ardından yüzüme yan yan, sonra yine cüzdanıma..ve sonunda bana bir bakışı vardı ki, yerim seni gibilerinden iğrendim..ödüm patladı.bu ne cürret dedim içimden..Baktım gayet rahat davranıyor,ayağını falan ön koltuğa dayanmaya başlayıp yayıldı,o kadar rahatsız oldum ki elimde para verme bahanesiyle kalkarken, utanmaz bir de dedi ki "ben uzatırdım paranızı". Çekilir misiniz dedim sertçe, ağır ağır çekildi de şöföre bir şey sorma bahanesiyle iki koltuk öteye oturdum ama yine de içim rahat gidemedim eve kadar...
Eskiden bunları yaşamıyordum, bu kadar yüzsüzce muhattab olmuyorlardı, şimdi sanki hava karardığında dolmuştaysan potansiyel sarkılacak kadın oluyorsunuz gözlerinde.O kadar iğrenç bir zihniyetleri var ki.
İşte bu yüzden çoğu konseri kaçıracağım bu sene, arabası olan diğer arkadaşlarım da benim tarzımda değildir, Sortie gibi yerlere takılırlar, sarışın hatunlar, yüksek topuklar, jöleli adamlar, aynı ritmde müzikler, ki öyle ortamlardan nefret eden biri olarak onlara da ben takılmam:)
Netice, bu ciddi bir sorun halini almaya başladı, araba alacak param yok, daha ehliyetim bile yok:) Zaten babam da ikinci bir engeldir, bir anı bir anını tutmaz, bazen git gez kızım kalın hatta iki gün der, bazen de akşam 10'da gelince kıyamet kopar 2 gün konuşmaz. Zaten minyon olduğum için yaşımın ilerlediğini de göstermediğimden gözlerinde hala 17 yaşındaki kızları var...
O yüzden süt dökmüş kedi gibi melül bir halim var son günlerde, işimi yapıyorum, spor yapıyorum, bol bol arkadaşlarımla görüşüyorum.
Haftasonu mezun olduğum kolejin mezunlar gününe gideceğim, gelecek hafta bir festivale bir ara takılacağız galiba, sonra da arkadaşlar ada'ya bekliyor beni.
Evde de yapacak epey iş oluyor ama en çok istediğim ayaklarımı uzatıp serin esen balkonda etrafı izlemek, bu bir de soğuk bir bira eşliğinde olursa değmeyin keyfime:)