Kadınlar detaycıdır, planlayıcıdır, sürekli düşünür, kurar, hassastır.
Erkekler ise sadece "an"ı yaşar.
Bununla ilgili çok şey yaşarız, görürüz ve okuruz.
Son zamanlarda düşünüyorum da belki de en güzeli aslında "an" ı yaşamak...
Sizce bu bir kaç gündür ortalarda olamayışımın nedeni olabilir mi bu?
Günlerdir "..ben olsaydım.. "diye cümleler geçiriyorum içimden, devamında ise "..öyle değil de şöyle yapardım böyle yapardım.."
Sanırım pek güvenim kalmadı kimselere, bakıyorum ki aslında hayat tamamen "şans"a dayalı bir çekiliş,zaten şans oyunlarında zerre kısmetim yoktur benim!
Kendimi üzdüğüm ya da sıktığım yok, yalnızca düşünüyorum. Çoğu kadının yaptığı gibi..İsteklerim var bir sepetin içinde bekliyor, hep erkeklerin engellerine takılı.Bir düzen kurulmuş, bir protokol imzalanmış sanki, "hep kazıman gerekiyor ful" diyor, "hep tırnaklarınla kazımalısın yoksa senin olamaz hiç bir şey,bir adım ilerleyemezsin."
Kolay zaferler peşinde değilim elbet, ama istiyorum ki arada bir de sütü sağmak yerine kaymağını yesem hiç fena olmaz:)
Sevgilim mide fıtığından muzdarip, perhizi var, ya ameliyat ya da sürekli ilaç dediler.Tabii askerde yemeklerden ve sıkıntıdan midesi kötü oldu, her gün doktorda, hastanede, acilde.İlaçlar, sıkıntılar..eğitimlere katılamadı, hep istirahat vs..Tabii tüm bunlar beni de üzdü.O orada ne sıkıntılar çekiyor benim elimden bir şey gelemiyor..Ama şunu da görmüş oldum ki çok dayanıklı değil hayata karşı, direnci hep düşük.İstemediği bir durumla karşılaştığında kalıp savaşmak yerine kaçmayı tercih ediyor, ilginç bir mantığı var. Ben kendimi amazon ilan etmedim ama koşullarım hep amazonluk gerektirdi, annelik var henüz tadamadıysam da içimde, kadın dediğin savaşçı olmalı zaten, yoksa nasıl başa çıkılır o kadar zorlukla?
Dün gece de telefonda bunları söylerken durdum, üzüldüm, düşündüm. Sonra farketti ki heralde, "sen beni merak etme, burada iyiyim, bana iyi bakıyorlar, doktorlar iyi, arkadaşlarım iyi,günler çabuk geçiyor" dedi..O kadar sözden sonra birazcık olsun ferahladım, ama sadece "birazcık..."
İstiyorum ki karşı taraf bazen de benden daha güçlü olsun, ben zaten yeterince, yettiğince güçlüyüm.Biraz bıraksam insanların arkasını toparlamayı, çekip çevirmeyi, baksam ki olgunlukla yürüse işler..Bazen diyorum ki ben olsaydım tüm bu hastalıkları bu kadar sıkıntılı bu kadar şikayetle anlatmazdım telefonun ucundan, üzmek istemezdim. Çünkü elinden bir şey gelememesidir asıl üzen..Ama sonra dedim ki birbirimize ne kadar aşık olsakda biz farklı karakterleriz.
Askerliğin ardından daha olgun daha güçlü olarak karşıma çıkacağını bekliyorken tüm bu sıkıntılar biraz tedirgin etti beni, dilerim daha iyidir bugün, sağlıklıdır, morali yerindedir, mutludur..
Eskisinden daha farklıyım artık, beni yeni tanıyanlar hala 23 yaşında gibi göründüğümü söylese de, kişiliğimin renkgarenkliğini her şeye yansıtsam da, içim daha ağır hareket eder oldu.
Zaman su gibi aktıkça sanki hiç yetişemeyecekmişim gibi geliyor iyi günlere, güleryüzlere..
Tamam umutsuzluk ettiğimden değil de, açık denizde uzun zamandır yolculuk eden bir ful olarak, artık bir kara parçası arıyorum ben, uzakta da olsa dinlenebileceğim ve beni umuda taşıyacak bir kara parçası, hepsi bu..
16 yorum:
ANI YAŞAMAK MÜMKÜN DE ANDAN SONRASI FENA EDİYOR BİZİ...
zamana bırak herseyı canım ...
Kadınsal beklentilerle erkekleri yargılıyoruz. Benim de en büyük tuzağım bu. Hep güçlü olmak zorundayız biz. Kadın olmak zor zanaat. Küçücükken başlıyor bizim üzerimideki baskılar. Daha bi dirençli büyüyor, boy atıyoruz hayata karşı. Dimdik durmak zorunda hissediyoruz. Neden? Kadınız çünkü... Laf gelir, söz olur, yanlış yaparsam gülerler, heh kadın ,işte derler diye... Erkekler de bu durum tam tersi işliyor. Aslında sosyolojik bir durum bu... Hep erkeklere güçsüz oldukları için kızıyoruz. Yanlışı biz yapıyoruz gibi geliyor bana bazen. Onları olduğu gibi seviyoruz ama bazen olduklarından fazlasını yapmalarını bekliyoruz. Yorma kendini bunlarla. Akışına bırak. Elbette kadın kafanda tilkiler dolaşacak, uykuların kaçacak. Bu bizim hormonlarımızda var. Erkekler de yaşıyor bunları, insan aynı yatağa baş koyunca anlıyor bazı şeyleri ve haksızlık ettiğini anlıyor. Çok uzattım yine mevzuyu :) Öpüyorum seni, umarım sevdiceğin en kısa zamanda iyileşir ve askerliği göz açıp kapayıncaya kadar geçer...
Evren'cim,
Ah ahh "an"ın sonrası :))
Dolunay'ım,
zamana bıraktım, bunca yıl hep zaman avuttu beni bir de baktım hayatımda 27 seneyi zamana bırakarak geçirmişim.:)
Ayça'cım,
Ne güzel yazmışsın, erkekler 1-0 hatta 2-0 galip başlıyor hayata.
Hormonlarım gereği zaten didiklemek farz bana..az önce konuştum umarım daha iyi olur.
olduklarından fazlasını yapamıyorlar işte çocuk gibiler:)
öpücüklerrr
Ful, yaşadıklarını tam olarak bilemediğim için yorum yapmak zor geliyor dışarıdan elbette. Kadınlar hep erkek olma taraftarı ve kadınlıktan şikayetçidir. Oysa ki erkekler konuşmaz, şikayetçi olsalar bile (ki şikayetçilerdir zaten) dile getirmezler. (Ben kendi bulunduğum noktadan değerlendiriyorum en azından).
Erkek adam ağlamaz ile başlayan hayatta, sen erkeksin iyi bir okul kazanmalısın, sen erkeksin renkli giyemezsin, sen erkeksin dımbır dumbur, sen erkeksin para kazan, erkeksin hediye al, erkeksin unutma, etme, yapma, zıplama, hoplama, otur, sırtında taşı, kucağına al, alttan al, para kazan, yürü, koş, hayata atıl, destek ol vs vs vs.
(Ayça Hanım ile alakası olmayan sözler bunlar tamamen, okursa yanlış anlamasını istemem) Erkeksin sen para kazanmalısın, kadına eve destek ol dersen o kadındır. Ama ev temizliğinde veya yemekte yardım etmeni isterler. Erkeksindir, banka hesabına her ay ne kadar para yattığı bilinir. Ay sonunu getirme uğraşısı içerisinde kıçını yırtarken evde annen, karın, kardeşin onlara verdiğin harçlıkların yetmediğinden şikayet eder, üzerine para biriktirir. Sigaran bittiği gün paran yoktur. Beklersin ki birisi gelsin sigara tutsun diye, evde oturan insanların bilezikleri kollarında, sütyenlerinin içi para dolu günden güne koşmaktadır.
Kadınlar erkekler mevzusunu kendi yönümüzden değerlendirmek yerine bir miktar genele bakarsak aslında yazdıklarım doğru gibidir. Çünkü dedim ya, erkekler konuşmaz, erkeklerin hemen hepsi 40 yaşından sonra kahveye gitmeye başlar. Neden diye düşünür mü hiç hanımlar? 20 yıl sabretmiştir çünkü o evde ve kaçabileceği en yakın nokta kahvehanedir artık.
Yaşadığım toplum kadından hiçbirşey beklemez. Bir kadın iş yaparsa mükemmeldir, aferindir. Ama sen yapmak zorundasındır. Yaptığı yemeğe bile kötü olmuş dersen "Sen yap o zaman" veya "Bir daha yemek yapmayacağım" tehdidi ile karşılaşır ve susarsın, yeter ki sorun çıkmasındır. Askerlik de onlara göre kolaydır. Kıçının üzerinden politik ve anlamsız sebepler ve çıkarlar yüzünden sivrisinek gibi uçuşan 7.65mm çapındaki mermiler seni her an toprağa karıştırma ihtimallerini yaşatırken, kadınlar memleketin şehir merkezlerinden "Askere gidin" diye bağırır durur. Sen vatan evladı olursun, gidersin şehit derler. Arkanda kalan şehit karısı olur, o seninle gururlanır. Bir süre sonra da gururlu şehit karısı yalnızlıktan sıkılır ve "Çocuklara bakamıyordum, zor oluyordu" der ve evlenir başka bir vatan evladıyla.
Kusura bakma pek uzun oldu. Kişisel şartlar farklıdır elbette. Ama kadın erkek olayına girilecek olursa, bugüne kadar "Aman ben de çok hastayım" dediğim zamanı pek hatırlamam. Yüzümden anlarsın ama dilime söyletemezsin.
Bu böyledir full kadın ne kadar güçlü olursa erkekler bir o kadar çocuk birilişkide mutla bir taraf toplayıcıdır ve bu genelde kadınlar tarafından üstlenilir sen üzmemek için şikayet etmezsin ama ona normal gelir bunu seninle paylaşmak hele birde dedğin gibi amazon tarafını gördüyse.
öptüm seni.
Çok haklısın! İnsan bazen böyle hissediyor. Hep ben düşünmeyeyim biraz da başkaları düşünsün, yapsın diyor...Bazen güçlü olmaktan yoruluyor insan...Herşeyin bir sırası var belkide Ful! Yazdığım gibi bir dengesi! Gün gelir bunların karşılığını alırsın;) Erkekler yetiştirişişten mi yoksa genlerden mi bilmiyorum ama bizim kadar olgun ve düşünceli olamıyorlar çoğu zaman... Doğanın kanunu mu yoksa bu da bir denge mi bilmiyorum...Sevgiliye çok geçmiş olsun! Askerlik de bir deneyimdir;)
Yuvayı dişi kuş yapar. Bu ata sözü çok doğrudur ancak biraz açılması gerekli. Yuva yapılırken dişi kuş şantiyeyi organize eder, erkek çalışır ve inşaatı yapar. En şanslı erkek, hayatını beraber geçirebileceği ZEKİ bir kadın bulan erkektir. Eğer ki şantiyeyi organize edebilecek bir kadınla evlenmediyse ne bina tamamlanır, nede içinde oturulabilir. Aynı şey organizasyonu bilmeyen bir kadın için de geçerli. Asker emir bekler. Komutan bön bön bakarsa asker ne yapsın ;) (Bu örnekte komutan sen oluyorsun Ful yaprakları)
Gerçek askerliğe gelince, askerlik çok farklı bir ortam. Sevdiceğin yedek subay mı, kısa dönem mi yoksa er mi bilemiyorum ama ben her durumu değerlendirip seni bilgilendireceğim.
YEDEK SUBAY: Mutlaka emir komuta zincirinde sıkıntılı dönemler yaşayıp baskı altında kalabilir zira benim midem kötü oldu hastalandım filan diye arayacak kadar durumu kötü olamaz. Adama gülerler.
KISA DÖNEM: Aldığı eğitim, görgü ve dünya görüşü standardının altında bir muameleye maruz kalabilir. Bu gerçekten tahammül edilmez bir şey. Kendi birliğimdeki kısa dönemler komutanım kurtar biz diye gelip bana ağlıyorlardı sürekli ki ben yedek subaydım. Normal karşılanabilir.
ER: Yahu böyle geniş bir dünya görüşü olan ve bu blog'u yazan bir kız herhalde üniversiteyi okumamış düz asker bir adamla beraber değildir ;) Er in durumunu açıklamaya gerek duymuyorum.
Uzun lafın kısası, olur böyle şeyler. Sen hele bir gelsin o askerden, sağından solundan çekiştir bakalım istediğin kıvamda bir adama dönüşebiliyor mu. Herşey yine senin elinde. Komutan sensin.
DİKKAAAYYYT KOMUTAN SAĞDA SELAAAMMM DUURRRRR !!!! :D
Sevgili Serhat,
Erkek gözüyle yorumladığın için teşekkür ederim.Anlayışı davranmamda ve çözümlemede faydası oluyor:)
Ateş Böceği'm,
Evet evet ben kesin toplayıcıyım! :)
Kirpikteki Gözyaşı,
umarım, hep zorlukların arkasından ödüller gelir ya, benim de istediğim bu,
zamanla göreceğim ve sizinle paylaşacağım:)
Cem,
Kısa dönem yapıyor ve alışık olmadığı muameleye maruz kalmak onu üzüyor sanırım.
Becerikliyim bu bir gerçek ve oldukça da zekiyim bu durumda (sakın megolomani olarak görülmesin)komutanlığım sürekli midir:)
Yani arada mola vermek, biraz işleri karşı tarafa yönlendirme imkanım yok mudur:))
işte aradakı fark bu.. erkekler hep guclu gıbı gorunur, özellikleri bu..kadınlar hep belli etmeselerde daha dirayetli daha guclu..
Ful yaprakları,
Bütün yük senin üzerinde olmamalı tabii. Önemli olan, zeki bir kadın tarafından doğru yönlendirilmeye açık, sorumluluğunu bilen ve seni taşıyabilecek bir adam olması. Sen yöneteceksin demek çocuk gibi bakıcaksın anlamına gelmez. Eğer öyle olursa o zaman bir yerde bir sorun var demektir. ;)
Yorum Gönder