Umay Gedikoğlu ya da daha bilinen adıyla Umay Umay'dan güzel bir yazı;
Bazen hiç tanımadığımız bir insanı; onun sizden uzakta geçen zamanını belirleyen kişi olduğunuzu fark edersiniz. Bu aslında sanatın ve bir yumak haline gelmiş sorunlarınızın neticesidir. İçe dönük hayatınızın ve uslanmaz dilinizin size kazandırdığı parlak tecrübe…
Bu insanlar kalbinize ulaşacakları her cereyanı ağır hasta olarak yanlarında taşırlar. Tapınılacak yalnızlıklarına ortak bulmuşlardır. Bir fotoğraf ya da bir şiirle yaşarlar.İşin en kötü tarafı acıyarak ya da acıtarak sevmeyi öğrendiklerinden dikkat ve zekaküpüdürler. Onlara dokunmayı, teselli verici birkaç sözcüğü bulana dek duygular aşk noktasına doğru atak yapar. Gördüklerine sahip olmayı arzulayan çırpınışları sessiz yanıtlar olarak karşılarsınız.
Bazen cesaret verici olaylar olur. Kuru teşekkürünüzden daha fazlasını katarsınız sözcüklere. Bir başkasının kalbini dolduran heyecanlara açık kapı bırakırsınız. Ama bu sizi çocuksu talebinizden başka bir şey değildir. Karşılaşmak. Hayat boyu taşıyacağınız yeni bir işaret bulduğunuzu sanmak.
O zaman işler karmakarışık olur. Görüldüğü kadar kolay değildir içinizdeki kırgınlığı bağışlamak. “Yapmamalıydım” dersiniz. Perdeleri açmamalıydım.
Bazı yolculuklara dönüşler düşünülmeden çıkılır. O bazı yolculuklara her gün çıkarsınız. Tanrının yabancılıkla ödüllendirdiği çocukluğunuzla yan yana yürürsünüz. Çimenlere iliştirilmiş yazıyı dikkatle okursunuz “Çiçek Dalında Güzeldir.”
Bazen hiçbir şey olmaz. Kimse yaralarıyla inleyen şiiri görmez. Sesi olmayan bir kapının kapandığını fark edersiniz. Umursamazlığınızı bir jilet gibi yanınızda taşırsınız. İkon tarzı duruşunuz ve sertliğiniz konuşulur. Başkalarının cesaretini kıran tarzınız, tanımadığınız insanların düşlerine gömülür. Size ellerindeki adresler ve şiirlerle ulaşamazlar. En başından kaybettiklerini düşünürler. Gerçeğiniz karşısında yalancı ve çocukturlar.
Bazen dostluk ya da aşk yerin savaşla tanışırsınız. Onlar kalplerini, zekalarıyla donattıkları bir savaş alanına dönüştürürler. Birdenbire kendinizi gardınızı almış bulursunuz. İki kişilik savaşın nasıl ve hangi nedenlerle başladığı bilinmez. Güçlü kadın imajından kuşkulanırsınız. Böyle durumlarda saçma da olsa bir nedene ihtiyacınız vardır. En yakın dostunuz kahvesini yudumlarken bu nedeni söyleyiverir. Sinirden yeni silahlar, yeni ve ağır karşılıklar bulmak için harekete geçersiniz. Oyuna gelirsiniz. Kaybetmeye alışık olduğunuzu unutursunuz. Nefretten doğacak aşkı beklersiniz. Nefret büyür aşk onun gerisinde kalır.
Bazen göz yaşlarınıza değen birini bulursunuz. Silik bir anıdan içinizi saran hayaller yaratırlar. Kaybolmalarından, yiyecekleri darbelerin onları sıradanlaştırmasından korkarsınız. Başlayamamaktan ya da bitirememekten, gülümserken sakladıklarınızdan, elinizde kalanların boşluğundan, yeri doldurulamaz vedalardan çekinirsiniz. Yine de parlak tecrübelerinizi unutup derinlere dalacak cesareti ve deliliği yakalarsınız.
Ucu kırık kalemleri sırf bu yüzden saklarsınız…
- Ful yaprakları
- Türkiye
- Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com
Yazılarım - Etiketler
affetmek
(1)
ağaç katliamı
(1)
arkadaşlık
(3)
aşk
(11)
ayakkabı
(7)
ben büyüdüm artık
(1)
ben çocukken
(5)
blog
(1)
blog yazarı ful
(16)
çiçek kız
(1)
çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak
(2)
dilekler
(1)
düğün telaşı
(1)
eğlence
(2)
eleştiri yazıları
(12)
evlilik
(11)
facebook
(1)
film yazıları
(1)
gdo
(1)
görgü
(1)
gözlem
(3)
güncel
(1)
gündelik
(63)
gündem
(1)
güneşli yazılar
(24)
haberdar
(5)
Hayata dair
(62)
içim acırken
(24)
kadınlar-erkekler
(3)
karışık kafalar
(1)
kendine güvenmek
(1)
kısa yazılar
(4)
kış
(1)
kitap yazıları
(6)
lunapark
(1)
manşet
(1)
merak ediyorum
(3)
mevlana
(3)
mevsimlerden yaz
(3)
mimler
(7)
moda
(1)
mucize
(1)
Murathan Mungan
(3)
Mustafa Kemal Atatürk
(3)
mutluluk dersleri
(17)
müzik
(1)
müzik yazıları
(13)
nezaket
(1)
nostalji
(1)
ofis bunalımları
(36)
origami
(3)
ödüller
(6)
öneriler
(5)
özel günler
(3)
panik atak
(1)
paylaşımlar
(35)
renkler
(1)
renklerin anlamları
(1)
ropörtajım
(1)
sansür
(1)
sorgularken
(9)
şifreler
(1)
tasarım
(1)
tatil
(3)
temizlik
(1)
tesadüfler
(1)
tiyatro yazıları
(2)
umut
(1)
yağmur
(2)
yeşilçam
(1)
zihniyet
(1)
değer verenler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EMEĞE SAYGI
Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!
neler yazmışım neler...
- Şubat 2015 (1)
- Aralık 2013 (1)
- Ağustos 2013 (1)
- Aralık 2012 (1)
- Şubat 2012 (2)
- Ocak 2012 (2)
- Kasım 2011 (2)
- Ekim 2011 (8)
- Eylül 2011 (6)
- Ağustos 2011 (6)
- Temmuz 2011 (8)
- Haziran 2011 (10)
- Mayıs 2011 (20)
- Nisan 2011 (13)
- Mart 2011 (5)
- Şubat 2011 (7)
- Ocak 2011 (12)
- Aralık 2010 (16)
- Kasım 2010 (9)
- Ekim 2010 (3)
- Eylül 2010 (6)
- Ağustos 2010 (10)
- Temmuz 2010 (2)
- Haziran 2010 (9)
- Mayıs 2010 (7)
- Nisan 2010 (7)
- Mart 2010 (13)
- Şubat 2010 (11)
- Ocak 2010 (4)
- Aralık 2009 (2)
- Kasım 2009 (5)
- Ekim 2009 (2)
- Eylül 2009 (4)
- Ağustos 2009 (8)
- Temmuz 2009 (2)
- Haziran 2009 (9)
- Mayıs 2009 (15)
- Nisan 2009 (19)
- Mart 2009 (18)
- Şubat 2009 (14)
- Ocak 2009 (23)
- Aralık 2008 (18)
11 yorum:
Çok güzel bir paylaşım, teşekkürler.
rica ederim :)
çok güzeldi. paylaşım için teşekkürler...
ben bu hanfendinin şarkılarına da bayılırdım
stuven,
bepenmene çok sevindim:)
decisions,
evet şarkıları da çok iyidir,
kitapları da:)
her şeye rağmen o delilik ve cesaret hali değil mi zaten hayatla bağımızı koparmayan...
çok güzeldi. yazana da paylaşana da çok teşekkürler :))
beenmaya,
hayata olan tutkumuzun en ince detayı o kesinlikle!
"Ucu kırık kalemler" ha! İyi benzetme nitekim bir daha o hikayeyi isteseniz de yazamazsınız...
Evet güzel bir paylaşım bu.. teşekkürler..
Ful'cum paylasim bir harika sonsuz tesekkurler..
Sevgilerimle..
Yorum Gönder