-"Bu bardağın ağırlığı sizce ne kadardır?"
-50gm!' .... '100gm!' .....'125gm'..diye öğrenciler yanıtladı.
-"Bardağı tartmadıkça gerçekten ben de bilemem, " dedi profösör, "ama, benim sorum şu ki :"Bu bardağı böyle birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?"
-'Hiçbir şey' diye yanıtladı öğrenciler.
-"Tamam peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?" diye sordu profesör bu kez.
-"Kolunuz ağrımaya başlardı efendim" diye öğrencilerden biri yanıtladı
-"Haklısın, peki şimdi ben 1 gün boyunca tutsam ne olurdu?"
-"Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı, batar vs gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız!".
Tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı ve gülüştüler.
-"Çok iyi. Peki tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?"diye sordu profesör.
-"Hayır." diye yanıtladı herkes.
-Peki o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi?
Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar.
-"Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda?"diye tekrar profesör sordu.
-"Bardağı bırakın düşsün!" diye öğrencilerden biri yanıt verdi.
-"Kesinlikle! " dedi, profesör.
"Hayatın problemleri de böyle bir şeydir. Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür. Uzun bir süre düşünürsün. Başınız ağrımaya başlar.Daha uzun düşünün. Artık seni bitirmeye ve hiçbir şey yapamamana neden olur.Hayatınızdaki mücadeleleri ve problemleri düşünmek önemlidir,
Fakat DAHA ÖNEMLİSİ onları her günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır (bardak gibi).
Bu şekilde strese girmez, ve her gün taze bir beyin ile uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her mücadele ile başa çıkabilecek güçte olursunuz!
"Bardağı yere bırakın bugün!"
17 yorum:
Gerçekten sevdiğim bir alıntıdır yazı da bahsettiğin, keşke yaşamda da bu kadar kolay bırakbilsek bardak düşse ve kırılsa:(
chilek,
ah ah keşke=)
En güzeli böyle yapmak ama bi kaç böyle yapmayı deneyip sonra bırakıveriyoruz kendimizi sıkıntılara yeniden.. Bu arada hotmailine bi mail attım, aldın mı? :)
kolyekolik,
mailini bu sabah okudum, cevap yazdım ;)
Sevgili Ful,
ben oldum olası bu kişisel gelişim,pozitif yaşam yazılarından pek haz etmem.
üniversitede bölüm gereği pek çoğuna maruz kaldım,sonraki dönemde raflarda görsem kaçtım hepsinden.
şimdi sen sabah sabah noldu bu çocuğa diyeceksin ama işte avuntu gibi geliyor bunlar.
yazmasa mıydım keşke.
Sürekli yenilenen bir moral, hayat sevinci ile yaşamak şansımız olabilirdi bu ipucunu kovalasak ama katılıyorum, zor...
Sevgiler
işte budur... teşekkür ederim. hem bardağı bırakırsan yatağa başını koyduğun anda zaten uykuya dalarsın:)
Bir saat kadar önce beni telefonda ukalalıkla suçlayan terbiyesiz bir müşterimle tartıştım. Bu yazıyı okuyana kadar elimde tuttum bardağı. Şimdi kim toplarsa toplasın kırılan parçaları :D
düşünce çıkacak sesten ve kırılanlardan öyle çok korkuyoruz ki cesaret edemiyoruz buna kolay kolay...
super bır yazı, hayata uygulaması pek kolay olmasa da yine de guzel..
selçuk,
inan o bardakları, patates çuvallarını sırtımda taşımaktan yoruldum.
biri bana bir şey yaptığında, üzüldüğümde ya da kızdığımda bunu günlerce taşırdım eskiden, bir olaya veya insana sniri olmak bağışıklıl sisteminin bile zayıflamasına neden olur enerjimizi düşürür. bu nedenle işte yaşadıklarımızı biraz içimizde tutalım ama sonra onları atalım bir taraflara bırakalım özgür kalsınlar...
yoksa içimizi kemirecek, bir sorun diğerini de yanında getirecek.
hiç bir şeyi unutmamak ve sürekli aynı konuların yükünü kalbimizde taşımak iyi değil:)
bir de bu yorumumun ardından düşün istersen yeniden,
sevgiler
zor olanlar zaten iyi sonuçlar doğurur sokak kedisi :)
losstime,
evet bardakları bırakın atın,
bir de kafalarında kıranlar vardı dimi, bak şimdi onu da hatırladım birden =)
cem,
unut o o ukala adamı, o sana bağırdığı seni suçladığı an 1 saat önceydi şimdi ise bir baika andasın, belki de 1 saat sonra neler olcak,
kim bilebilir ki,
parçalara ayrılsın , kırılsın tüm bardaklar :D
beenmaya'm,
bazen diyorum ki ne olacaksa olsun, kıyamet kopacaksa kopsun,
korkarak yaşıyorsak hayatı seyrederiz derler ya aynen öyle.
pırıltılı cadım,
hayata da uygulayabiliriz,
bizim istememiz önemli olan=)
eğer 80 ler çocuğuysan, ki sen öylesin, sorumluluk, vatan sevgisi memur zihniyetiyle büyütülmüşündür. Bu durumda olan insanlar zeka çok keskin olsa da iş kuramaz, memur gelir memur giderler, sorumluluklarından bir türlü bırakamazlar bardağı, siler parlatır gene de tutarlar ellerinde.
(genelden bahsettim, bkz 80 lilere)
Yorum Gönder