Enerji almaya başladığımdan beri hayatımda ilginç tesadüflere denk gelmeye başladım, kafamda çözümlenmeyi bekleyen soruların cevaplarını çağırdığımı fark ettim.
Tüm bunları içten içe tesadüf diye nitelendirirken birden kung fu panda filmindeki bilge kaplumbağa ugvey'in söylediği gibi "tesadüf diye bir şeyin olmadığının" ayırdına vardım!
Hele ki dün yaşadığım olayın ardından...
Internette yazı yazdığım bir başka sitedeki bir kız arkadaşımla buluşup tanışmaya karar verdik, sitede onlarca insan varken ben onunla tanışmam gerektiğini düşündüm, o bana yaklaşmadı, tanışmayı başlatan ben oldum diyebilirim,kendime yakın hissettim. Yalnız bu kızla önceden tanışıklığım ya da ortak arkadaşım yok.
(Yazdığı bir alıntıyı çok beğenmiştim, kendimi bulmuştum o alıntıda, bunu ona da söylemiştim, biz birbirimize benziyoruz bence bunu hissediyorum demiştim. Ona senenin başında yaşadığım olayı anlatmıştım, aşık olup da sonra nasıl süründüğümü, her şeyin nasıl bombok hale geldiğini ve bu alıntının beni ne kadar anlattığını, durumumu nasıl yansıttığını da eklemiştim. Hatta onu tanımadan ona bunu anlattığım için kendime de kızmıştım biraz ama içimden bir ses de anlatmam gerektiğini söylemişti.)
Hislerimin beni yanıltmadığını acı da olsa bir gerçekle öğrendim.
Sohbetimize eşlik edecek arkadaşımızın son anda işinin çıkmış olması ve bize katılamayarak farkında olmadan başbaşa bırakmış olması da öğrendiğim acı gerçeğin zeminini rahatlıkla hazırlamış oldu.
İşte klişe olarak söylemek gerekirse kader benim için, onun için, bizim için resmen ağlarını ördü..gizliden gizliye..yavaş yavaş ve kusursuz!
ve anlardan mütevellit buruk hikayemi oluşturdu...
Açılan sohbetler, havalar sular, eski ilişkiler, anılar derken, aynı mekanlar, aynı şehirler..birden ortaya saçılan elleri buz kestiren acabalar..sonra yaşanan şoklar..inkar edişler ve yok artık daha neler deyişler..
Hatta benim kuvvetli hislerim karşısında şakayla karışık, "yok ben cadı değilim,yalnızca hislerim fazla kuvvetli merak etme" dediğim anlar..
İşin özünde bu yeni arkadaşımın beni "Amerika'ya gidiyorum" palavralarıyla uyutan zat-ı muhterem'in 15 gün önce benzer bahanelerle ayrıldığı sevgilisi olduğunu öğrendiğim ana geçişi yaşadığım dakikalara varış..alınan derin nefesler, dudağımın kenarında alaycı ve acı bir gülümseme, kısa cümleler, yere doğru yeşil spor ayakkabılarım ve mor eteğime bakan kaçamak gözlerim, fonda çalan indie karışımı müzikler, göz ucuyla birbirimizi süzdüğümüz ama ters ana denk gelen dövmelerine bayıldığım ve beni sen anlar mısın sorusunu yöneltmeyi şiddetle istediğim ve şu an aklımın bir kenarında asılı duran anlamsız ama hoş bir çocuk, bir yandan yaşanan tuhaf bir iç ferahlığı, içimden ve dışımdan savurduğum vay orospu çocuğu küfürleri, yeni arkadaşım ve kendi adıma gözlerim dahi dolmadan üzülüşüm...
Sonrasında yeni arkadaşımın onu araması, yarım saatten fazla dışarda telefon konuşması yapışı, salak bir bekleyiş, elimdeki devasal yüzüğümle oynayışım, ojelerimin kenarını kemirişim, bir kaç paçavra dergiyi istemsiz karıştırma eylemim, okumayı öğrenmeyen çocuk gibi resimlere göz gezdiriş halim...yeni arkadaşın dönmesi, benden ona hiç bahsetmeyişini anlatışı, ağlayışı, etraftaki bir kaç masadan merakla karışık acı ve aslında ben oraya bakıyordum kızın ağlaması üstüne denk geldi bakışları..benimse her şeye rağmen hala ful yaprakları gülüşünü suratımda taşımam, iyi oldu, pembe gözlüklerim hala çantamda, onlardan ayrılamam gözlüklerim olmazsa ben yaşayamam tavrım..ben acı çekerken o bir başkasına sevgilim deyip aynı güzel cümleleri onun içinde kuruyormuş derken lugatıma eklediğim yeni küfür reçeteleri..yarın bloguma yazacağım diye düşündüğüm bol üç noktalı yazı taslakları..havada uçuşan ama tutamadağım dağınık bir yığın düşünce..
Ve sonunda tuhaf tesadüfe inanası gelmeyen, bir daha biraraya gelirler mi belli olmayan ama yan yana yürüyen iki insan..pişkinliğine ve hayatta yalnız ve mutsuz olmayı hak ediyorsun dediğim her petekten bal çalmaya meraklı arı içinse söylenecek söz yok..söylenecek her fazla kelime kayıp olur, çünkü ben kelimelere değer veririm...
İşte yalın ve keskin bir o kadar da şaşırtıcı hikayem...
Sizce böyle bir tesadüf olabilir mi?
Ona ait "neden böyle yaptı"sorularını kafamda bir türlü çözemediğim bu zat'ın böylesi bir durumunu öğrenmem ve içimin tümden hafiflemesiyle acı görünen ama ferahlıkla kapanışı yapılan hikayem son buldu.
Netice itibariyle ikimizi aynı anda idare etmediği için kendisini haklı sayan ama benimle yaşadığı bu olayın hemen ardından bir yandan da bana seni asla unutamam derken bu kızla birlikte olan bu asalak adam'ı hayatımdan çıkarmakla ne kadar doğru bir karar vermiş olduğumu gördüm.
O zaman çok üzüldüm, çok yıprandım ama hep biliyordum ki bu üzüntünün içinde bile beni mutlu edecek, bana hayrı dokunacak bir şey vardı. Hep buna inandım ve gördüm ki varmış...
Şimdi sımsıkı kapattığım bir defterim yok, o defteri yakıp küllerini etrafa saçtığım eski bir hikayem var benim.
İnsanların çoğunun ne denli barbar, duygu simsarı olduğunu zaten biliyordum, her acının beni büyüttüğünü de..ve hala tüm kalbimle inanıyorum ki en kısa zamanda en çok istediklerime kavuşacağım..istediğim her şey, tam da içimden geldiği gibi, istediğim gibi yaşayacağım.
Ful Yaprakları bu hikayesinden sonra inanarak der ki ;
Hayat bize sadece hak ettiklerimizi sunar ve son sözler hiç bir zaman bize ait olmaz,
Onu, biz insancıklara "hayat" söyler...
ama er ama geç...
P.S. Bu şizofren, tüm olanların ortaya çıkmasına rağmen hala benim başka sitedeki yazılarıma yorum yazma cesaretini gösterebiliyor.Bu da ayrı bi yüzsüzlük olsa gerek!
- Ful yaprakları
- Türkiye
- Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com
Yazılarım - Etiketler
affetmek
(1)
ağaç katliamı
(1)
arkadaşlık
(3)
aşk
(11)
ayakkabı
(7)
ben büyüdüm artık
(1)
ben çocukken
(5)
blog
(1)
blog yazarı ful
(16)
çiçek kız
(1)
çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak
(2)
dilekler
(1)
düğün telaşı
(1)
eğlence
(2)
eleştiri yazıları
(12)
evlilik
(11)
facebook
(1)
film yazıları
(1)
gdo
(1)
görgü
(1)
gözlem
(3)
güncel
(1)
gündelik
(63)
gündem
(1)
güneşli yazılar
(24)
haberdar
(5)
Hayata dair
(62)
içim acırken
(24)
kadınlar-erkekler
(3)
karışık kafalar
(1)
kendine güvenmek
(1)
kısa yazılar
(4)
kış
(1)
kitap yazıları
(6)
lunapark
(1)
manşet
(1)
merak ediyorum
(3)
mevlana
(3)
mevsimlerden yaz
(3)
mimler
(7)
moda
(1)
mucize
(1)
Murathan Mungan
(3)
Mustafa Kemal Atatürk
(3)
mutluluk dersleri
(17)
müzik
(1)
müzik yazıları
(13)
nezaket
(1)
nostalji
(1)
ofis bunalımları
(36)
origami
(3)
ödüller
(6)
öneriler
(5)
özel günler
(3)
panik atak
(1)
paylaşımlar
(35)
renkler
(1)
renklerin anlamları
(1)
ropörtajım
(1)
sansür
(1)
sorgularken
(9)
şifreler
(1)
tasarım
(1)
tatil
(3)
temizlik
(1)
tesadüfler
(1)
tiyatro yazıları
(2)
umut
(1)
yağmur
(2)
yeşilçam
(1)
zihniyet
(1)
değer verenler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EMEĞE SAYGI
Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!
neler yazmışım neler...
- Şubat 2015 (1)
- Aralık 2013 (1)
- Ağustos 2013 (1)
- Aralık 2012 (1)
- Şubat 2012 (2)
- Ocak 2012 (2)
- Kasım 2011 (2)
- Ekim 2011 (8)
- Eylül 2011 (6)
- Ağustos 2011 (6)
- Temmuz 2011 (8)
- Haziran 2011 (10)
- Mayıs 2011 (20)
- Nisan 2011 (13)
- Mart 2011 (5)
- Şubat 2011 (7)
- Ocak 2011 (12)
- Aralık 2010 (16)
- Kasım 2010 (9)
- Ekim 2010 (3)
- Eylül 2010 (6)
- Ağustos 2010 (10)
- Temmuz 2010 (2)
- Haziran 2010 (9)
- Mayıs 2010 (7)
- Nisan 2010 (7)
- Mart 2010 (13)
- Şubat 2010 (11)
- Ocak 2010 (4)
- Aralık 2009 (2)
- Kasım 2009 (5)
- Ekim 2009 (2)
- Eylül 2009 (4)
- Ağustos 2009 (8)
- Temmuz 2009 (2)
- Haziran 2009 (9)
- Mayıs 2009 (15)
- Nisan 2009 (19)
- Mart 2009 (18)
- Şubat 2009 (14)
- Ocak 2009 (23)
- Aralık 2008 (18)
27 yorum:
vay bea, şöle etrafıma bakınca ben baya bi edepli adammışım diyorum, tüm geçmişime rağmen.
uykusuz,
:))
etraf edepsiz dolu maalesef!
bi daha bana denk gelmesin böyleleri !
aha haa tesadüf diye bir şey yoktur yaa ama bu kadarıda pess dedirtir adama ...!!,
ve kız sana yapılanın aynısını yaşasın ..
Bazı adamlar türedi malesef, netten ortam yaratmaktan başka dertleri yok.
Ancak sorsan onlara olay hiç böyle değil, o kadar düzgün insanlar ki sadece kendilerini ifade edebilmek ve düzeyli paylaşımlar için buralardalar... Aksi olsa sosyal paylaşım ve arkadaşlık sitelerinde gezinirim, ne işim var burada edasıyla amaçlarını perdelemeyi de biliyorlar.
Karşılarına çıkan insana göre şekil alıyor, olaylara göre kimlik değiştirip bir çeşit oyun oynuyorlar.
İşin rengi meydana çıkana kadar da son derece güzel oynayıp sağlam kandırıyorlar ki sizin bu rastlaşmanızda da durum aynen bu sanki.
İşin kötüsü de hep kandıracak birilerini bulup istedikleri gibi at koşturacakları kadar geniş sulardalar...
Geçmiş olsun size ve yeni arkadaşınıza, acı verse bile görmüş olabilmek iyi bir sonuç bence,
Sevgiler
ateş böceğim,
tesadüf çok fena çook!
sokak kedisi,
bu işi şizofreniye meyilli adamlar yapıyor bence,
ama ınternette böyle gezen adamların yanı sıra arkadaş grubunda da, iş yerinde de bu türleri artık sıklıkla görebiliyoruz!
anlatımım belgesel gibi oldu..:)
ben inanamazdım sanırım tesadüf olduğuna.. yani kasten planlanan birşey olduğunu düşünürdüm. gene de kötü.. ama babannemin de dediği gibi: her işte bir hayır vardır!
ne diyeyim ikinize de geçmiş olsun. her şeye rağmen ucuz atlatmışsınız. ve bir de ben yapılan her şeyin bir karşılığı olduğuna inanırım. elbet o da tüm bu yaptıklarının karşığını bir gün görecek...
Herkesin vardır başrolünü safkan bir 'şerefsiz' in oynadığı hikayesi.
Üzüldüm senin adına, o kız adına... ama bak artık hiç 'acaba' ile başlayan soru kalmamış kafanda.
Çok geçmiş olsun Ful.
umursamaz uykucu,
kesinlikler!
her işte bi hayır vardır, ben canım acırken de buna inanmıştım hep, işte varmış :)
beenmaya,
o sonsuza dek mutsuz olmayı hak ediyor.
yaptıklarını hata olarak kabul etmeyen biri çünkü o ,
hala yüzsüzce konuşmaya yeltenen, asalak..
öyle bişi işte..:)
sittirella,
hiç acabam ve niyem yok artık:)
her şey püru pak!
enerji aldığın kişi veya yerin detaylarını da paylaşır mısın rica etsem ? Ben de araştırıyorum da bu konuyla ilgili ehil birini, teşekkürler, sevgiler.
adsız,
bana mail atabilir misin?
Ful ban auzaktan enerji ver lütfennn
uykusuz,
iadei taahhütlü göndereyim ben belki kaybolur yolda ne olur ne olmaz :))
Hay lanet olsun boyle insanlara!
Gecenlerde yine kopurmus ve demistim, insanlar kotu, insanlar birer vampir diye.
Simdi gecenin bu saatinde gozlerim sasi bir sekilde nefes almadan okuyuverdim, su saatte pek bi zeka kirintisi kalmadi, o kiz tesadufen mi yoksa bilerek mi sizi buldu, sizofren olan eski sevgili mi yoksa o kiz mi anlamadim! Olayi hic anlamadim, cok karisik bir sey! Bunu itiraf etmeliyim. Ukalalik icin degil, sadece acikca itiraf. Insallah bu olaylar caninizi cok sikmaz!
Enerji yolluyorum ve en kisa zamanda tatli, cok tatli, yanaklarinizi pembe pembe gulumsetecek tesadufler de yasamanizi diliyorum!
fulcum sadece inanamıyorum ben.. tesaduf dıye bırsey yok, bu sana bır ders artık uzulmeyı bırak, kendıne gel, ve kendını farket demek ıstıyor Evren sana..ve okadar özel bır ınsansınkı nasılda karsına cıkartmıs sana.. vay be :)
benımde cok olur, cpok basıma gelır boyle olaylar.. senın adına sevındım farkındalıgın tavan yapmıs olmalı.. birde su enerjı ıle ilgili olayı merak ettım,nasıl bır enerjı? mail ile bana yazar mısın? bende bukonuyla oldukca ilgiliyim :) dıkkat et kendıne, sevgılerımle..
Ful,
Ne diyeceğimi bilemiyorum okuduğumdan beri şoktayım.Benim başıma gelse ne yapardım bilemiyorum,çok tuhaf bir durum...
Şaka bu di mi şaka şaka :)))
BBH,
yok beni bulmadı önceden bilmiyordu, bilseydi benimle görüşmezdi bile.çünkü o da lafın arasında eski ilişkisinden bahsediyordu ama ben aynı kişi olacağına hayatta imkan veremezdim.
hayat ne kadar küçük!
sevgiler:))
pırıltılı cadım,
bazen kendimi gerçekten garip hissediyorum, vay be dedim ogün gökyüzüne bakarak vay be!
bu nasıl bir farkındalıktır dedim :D
bana mail atarsan hatırlarım yoksa ben çok unutkanım bu ara canım ya,
dur not alıyorum :)
pırıltılıma mail at!
burcu,
evet tesadüfler var mı yok mu artık isz karar verin :)
ayça'm
yok gerçek, düpedüz bildiğin su gibi gerçek:)
hayat böyle bişi işte:D
Aydinlandim, Ful. Aydinlandim simdi. Sagol. Ama aklim almiyor, ya. Hay lanet olsun ya! Bunlari da yasadin, bunlari da atlattin. O gunun gecesinde Amy Winehouse dinleyip bir iki kadeh de sarap icmek, bir dostla sohbet etmek ya da sayfalarca yazmak iyi giderdi...
Bu soku cabucak atlatir, yuzunu umutla yeni gunlere doner, daha guzel tesaduflere sahit olursun insallah!
sevgiler
vay canina :/ soyleyecek tum laflarim yetersiz kaldi hakikaten
Bu Yazıyı Okurken Sizden Bağımsız Yazdığım Blogumda "Merhaba Dünya Stajı " isimli yazım aklıma geldi..
Okurmusun?
http://bigunluk.blogspot.com/2010/07/merhaba-dunya-staj.html
Yorum Gönder