Fotoğrafım
Türkiye
Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com

değer verenler

3 Eylül 2010 Cuma

"denge"


Okulların açılmasına, karıncalarımın sabah okul yollarına düşmesine, uykulu gözlerle bana günaydın demesine ve kocaman sarılmasına az bir vakit kala, çok yoğun, çok koşturmacalı, bol düşünmeli, sürprizli zamanlar geçiriyorum.


Hayatımda hem çok iyi hem de berbat diyebileceğim gelişmelerim var, yine iki kutup birarada, terazinin kefesi yine dengede anlayacağınız!


Akışına bırakıp izlemeyi, izledikçe değerlendirmeyi istiyorum.Kendimi önceden üzmenin ya da sevindirmenin bir anlamı olmayacağının aksi takdirde hayal kırıklıklarımla baş etmenin zor olduğunun da farkındayım.


Bu yüzden gönlümden geçen her şeyi bir kayığa yükleyip sulara bıraktım, sakin sakin salınıyor, ne zaman yerine ulaşır ne zaman bana geri döner ya da döner mi bilemiyorum.


Huzurluyum sadece, bazı şeyler beni zorlasa da huzurluyum...


Huzur bir yana, bu ara en çok düşündüğüm konulardan biri de insansızlık. Saçma sapan düşüncelere sapladım kendimi, o kadar bıktım ki insanları idare etmekten, ıssız adaya düşsem ne olur diye aklımdan geçiyor!


Yüz verdim diye tepeme çıkan insanlar, gereksiz samimiyetler, içten pazarlıklar, iş yerimde dönen tuhaf aç üçgenleri!Kimin kiminle birlikte olduğunu herkesten sonra duyup şaşırıp kalan bir ben!Meğer ne işler dönüyormuş etrafımda diye hayrete düşen yine ben!


Facebook dediğimiz,beni eski arkadaşlarıma kavuşturduğu için mutlu olduğum ama haddinden fazla hayatımıza girerek özelimizi afişe eden bu sanal kurum, paparazzilik görevini insanların kendi isteğiyle gayet de başarılı sürdürüyor ve günden güne ilerliyor..ve bu gelişimi gördükçe benim ıssız ada fikrim daha da ağır basıyor.


İnsan neden her anını yazar oraya? Neden ilişkisini, gittiği yerleri,işini,sıkıntısını,sevincini bu kadar deşifre eder.Sevgilisiyle kavga eden kişinin özelini oraya yazması, herkesin ona yorum yazması,şifrelerini birbirine verip mesajlarını okuyup bundan maraz çıkaran insanların komik durumuna ne demeli peki ?


...


Gülümsüyorum:)


Çünkü bana gerçekten çok komik geliyor, hayatın bu kadar ifşa edilmesi,kimliğinizi göstererek tanıdıklarınızın önünde hayatınızı deşifre etmeniz, en özelinizi söylemeniz, boy boy fotoğraflarınızı koymanız bana saçma geliyor.


Benim de facebook hesabım var kuşkusuz ve eski arkadaşlarımı bulduğum için pek mutluyum ama bir yere kadar..Ne ilişkimi ifşa ederim, ne sevgilime şifre veririm, ne oradan hayatıma ait çok belirgin ve kilit bir şeyler yazarım..Fotoğraflarımı da sınırlı görebilirler, hepsi budur.. bilemiyorum çok mu geri kafalıyım ?


Karıncalardan başlayıp iş yerindeki aşk üçgenlere oradan da facebook'a nasıl bir bağlantı yaptım bilemiyorum!ama sanal dünyaya kendini kaptıran isanların durumlarından hoşlanmıyorum.


Sanallık çağın bir gereksinimi diyebiliriz, her ne kadar bana çok uygun gelmese de..

Bir de bu aralar hoşlanmadığım başka şeyler var..mesela parasıyla her şeyi satın alabilen insanlar, yok biliyorum para her şeyi satın almaz da onlar alabileceğini zannediyorlar, haksızlığa karşı zıplayan sinirlerimi durdurmaya çalışmam işte bu nedenden.Yoksa usta Münir Özkul'un efsane karakteri Yaşar Usta gibi bir manifesto vermek isterim patronuma ve istifayı suratına atmak!Ama kolay değil bu işler..kriz teğet geçmiş-miş-miş.Hayatımda hiç bu kadar iş bulmak için uğraştığımı hatırlamıyorum...neyse..düzelecek her şey diyelim...Sahi düzelecek mi?


Ne iş yapıyorum, mesleğim nedir, az çok tahmin yürütüyorsunuz hatta bariz gibi ama sandığınız meslek de olmayabilir,belki de odur bilemiyorum...benim kim olduğumu bilmiyorsunuz ama hayatımı okuyorsunuz, bu da sanallık mertebesinde iyi bir yer olsa gerek..hoş pek çok konuyu buradan yazamıyorum ama yine de beni tanıyor ama kim olduğumu bilmiyorsunuz, bu da benim daha özgür yazmamı, kendimi daha iyi ifade etmemi, kafamın içindekileri insanlar ne der diye düşünmeden sayfaya aktarmamı sağlıyor.


Bu paylaşımı seviyorum, kendimi özgürce anlatabilme lüksünü ve sizi seviyorum...



İşin özü biraz uçlarda, bir öyle bir böyle geçiyor günlerim, terazinin mutluluk kefesi ağır bassın diye dua ediyorum..dengede kalmaktan,birden fazla iş yapmaktan, her şeyi mükemmele yakın tutmaya çalışmaktan yoruldum.



İş yoğunluğumun haddini aştığı,cumartesi de geleceksin dedikleri, ama benim kursum var dediğimde kursa gitmezsiniz bir kaç hafta diyerek suratıma ukalaca bakış fırlattıkları ve benim hiç bir şey yapamadığım şu günlerde,mümkün olduğunca fırsat yaratarak burada bir şeyler paylaşmaya çalışacağım.



Şimdilik herkese mutlu bir gün dileyip kaçıyorum!



10 yorum:

beenmaya dedi ki...

huzur hiç gitmesin senden en önemli şeylerden biri...

Ful yaprakları dedi ki...

beenmaya'm,
huzur en önemlisi..
şöyle sakin bir yer bulup oraya uzanıp dinlenmek istiyorum:)
insan arada bunu yapmalı, her ne kadar tatilin üzerinden fazla zaman geçmediyse de bu yoğunluk insanı mahvediyor:)

Fuliyama dedi ki...

Seninle tanıştığıma çok memnun oldum Sevgili Ful, hoşgeldin.

stuven dedi ki...

iyi şeylerin daha fazla olduğunu düşünüyor diliyorum.
akışına bırak bence de nasılca olacağına varıyor herşey.

şu facebook da şifre vs olayları bana çocukca geliyor...

düzelir düzelir sıkma canını. mevlam neylerse güzel eyler.

Ful yaprakları dedi ki...

fuliyama,

ben de çok memnun oldum,

sen de hoşgeldin dünyama :)

Ful yaprakları dedi ki...

stuven,

evet iyiler çoğunlukta, ama kötüler de yenilir yutulur cinsten değil..ah dünya hali işte,
yüksek morale devam,

sevgiler:)

UykusuZ dedi ki...

Ful, bunların hepsi dönüp dolaşıp gene kültüre insanın kendini bilmesine dayanıyor. Facebooku adam gibi kullanırsan dehşet birşey, ama bizim gibi geri kalmış toplumlar keşfederse sıçtın!
Geçenlerde bi arkadaşımın Italya resimlerine bakarken, başka bir yerde tag lendiğini gördüm, resim inanılmaz hoşuma gitti. Bir Çek kızınmış fotoğraf "resmi çok beğendim, arkadaş olabilir miyim " dedim, kabul etti, bütün fotolarını gördüm, amatör fotoğrafçı kız. Annatabiliyomuyum derdimi?
Sanallığa dönersek, ben sanallıktan gerçekliğe ulaşabilen dostlara bayılıyorum. Hayat hengamesinde bir türlü rastlaşamadığım beyindaş, kültürdaş, zevkdaş dostlarla bir şekilde bloglarda buluşup sonra bunu gerçekliğe dönüştürebildim mi kendimi çok kazançlı sayıyorum.
Belki yüzyüze görüşemiyoruz mesafeler var, ama facebooktan, telefonla , mailla seviştiğim 4-5 blog arkadaşım var ki, yeme de yanında yat.

Adsız dedi ki...

huzurun varsa ne mutlu sana.. onu kaybetmediğin sürece gücünü de yitirmezsin. "sanal alem" hakkındaki bütün görüşlerine katılıyorum.en azından bloglar bizi kurtarıyor da bi şeyleri paylaşıp rahatlayabiliyoruz. umarım sıkıntılarını da en kısa zamanda atlatırsın.sevgiler..

Mia Wallace dedi ki...

Hiçte geri kafalı değilsin facebook konusunda hatta bence olması gereken bu!

Stil Direktoru dedi ki...

Sorma haklısın aynen yoğun olalım ama sağlığımız ve huzurumuz daim olsun. İyi bayramlar canım

EMEĞE SAYGI

Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!