Fotoğrafım
Türkiye
Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com

değer verenler

29 Eylül 2010 Çarşamba

"Ortaya Karışık"


Aman aman nerelerdeyim ben?

Pek bi yaratıcıyım son günlerde, böyle ışıklar çakıyor beynimde,hadi hayırlısı!

Öyle iyi hislere büründüm, hadi be,olacak diyorum içimden, şimdi bu satırları yazarken aklımda başka satırlar çakıyor, burayı düşünürken beynim başka şeyler de meşgul, ondan böyle arapsaçı gibi bir yazı çıkmaz umarım ortaya..bi durun bakalım.

Sonbaharın her sene bana hediyesi olarak yine midem ağrıyor, bulanıyor, öyle sabahları hamile kadınlar gibi öğürmek hoşuma gitmiyor ama onu bile umursayacak vaktim olmuyor.

İlacı yutuyorum, ama ilaç da bir işe yaramıyor, biliyorum ki bu stresten..şöyle hamağa yatsam, buram buram temiz hava kokusuyla uykuya dalsam, yarın iş var kaygım olmasa ağrır mı o mide?

Yok ağrımaz ki, işin özü rahat insan olmak lazım,patron olmalı o zaman:)

Maaş yetmeyince, işime ek olarak bir de çeviri yapmaya başladım, onlar da eklenince kendime ayırdığım zaman sıfırlandı dolayısıyla, iki satır yazmak istiyorum buraya, zamanım olmuyor:(

Maaşımla ilgili görüşme talep ettim, sallamadı kimse beni, yetmiyorsa iş bulup gidin diyormuş İK, hatta şunu da ekliyormuş, öyle mutsuz mutsuz gezip de dedikodu yapmayın, iş arkadaşlarınızla sohbet etmeyin...

-Müşteri memnuniyeti-çalışan memnuniyeti, biz bir aileyiz,sizler için varız.yürüyün kim tutar bizi!!!-

Beni siz yarattınız seyircilerim gibi bir şey..seyirciler para verip konsere gidiyor sen de paraları yiyorsun onları düşünmeden..lafla yürümeyen peynir gemileri.

Kendileri bizi bitki zannediyor, fotosentezle yaşıyoruz sanırım..

Bir an aklıma avrupa yakasındaki patron geldi,eller klavyede "Çalışın çalışın..."

Nereye düştüm ben?

Ah çömezlik günlerim! Bir şeyleri değiştirmeye çalışma isteğim, her şey yoluna girer isteğim, yok artık bunca gelişmeden sonra hiç bir şeyi değiştiremeyeceğimi öğrendim.

Şu bendeki yaratıcılığı, azmi, çalışkanlığı keşfeden her patronun tepkisi aynı,dışardan pek bi zengin mi görünüyorum ne?

Görüşmelerim oluyor elbet de, önemli olan buradan iyisini bulmak, burayla aynı ayar bir yerde yeniden kendimi gösterme isteğim yok artık, biliyorum ki değişmiyor, o yüzden hay benim mükemmelliyetçiliğim diyerek en içime sineni bulmaya yemin ettim.

Böyle yepyeni bir iş yerinde, o hevesle, mutlulukla çalışma isteğim var, öyle çok çalışmak istiyorum ki şevkle, yok yok burada değil, değmez benim emeğime onlar. Sadece işimi yapıyorum, robot gibi hepsi o , ne şevk var ne istek, iyi-tertipli ve düzgün işler çıkarıyorum ama hepsi bu, çalışa azmimi öldürenler utansın ben ne utanacağım ki?

Çok da umurumda değil artık desem?İnanır mısınız?O her şeyi didikleyen ful artık ipleri saldı gitti..

Başımda da kavak yelleri esiyor bir yandan, sonbahar beni fena çarptı..

Arada vapura biniyorum, insanları gözlemliyorum, aşırı yüksek topuklu ayakkabıları ve evimin 2 duvarını rahat kapatabileceğim kadar boyayı sarfettiği makyajıyla ortada iş yapıyorum diye dolaşan kadınları yadırgıyorum.Yaşlı mısın sen ful diyorum sonra, devir böyle, sanki sen emekli yeleğiyle geziyorsun sen de süslüsün, ama yok süslü değilim,herkesin dediği gibi "Şirinsin sen.ayy biz yapsak yakışmaz, çok aykırı kaçar da sende ne kadar normal duruyor ful?" laflarına alışığım ben.

Hem ben o ayakkabılarla yürümek için ders almalıyım, kursu falan var mıdır?Dersi de varsa, ortasında sıkılır "samba"larımı giyerim yine.

Şimdi bu konudan birden referanduma atlayasım geldi, hatta hızına yetişemediğimiz bir dolu iç karartan olaya, zorluklara, gelecek inancını yıkan durumlara,geriye doğru hızla gidişe...

Ama yok girmem o konulara ben, artık öylece bakıyorum, ne alaka şimdi topuklu ayakkabıdan referanduma..da ..yok moral bozuculuk başka şey değil.

Haber de izleyemiyorum artık, çok fazla yeni müzik grubu keşfettim, neler neler...Ama hiç birini tanıtacak vaktim yok, aslında her gün 15 dakika ayırmalıyım, ne demek vakit yok.

Karıncalarım gelmeden yazımı noktalamak durumundayım.

Bugün çarşamba şurda haftasonuna ne kaldı desem?Yarın güzel bir gün olacak benim için, cuma da geçer gider hemen..

haftasonu çalışmasam bari..

Ben ne kadar da karışığım böyle...ne çok işim ne çok sorumluluğum var,beynimi toparlayıp da konsantre olamıyorum, hiperaktiviteyle ilgili bir şeyler mi yaşıyorum acaba?

Peki mutlu muyum?

Evet.

Önemli olan da bu değil mi?



P.S.
Bana mesaj-mail atıp facebook'tan eklemek isteyen izleyiciler,
Beni yalnızca buradan takip edebilirsiniz, biliyorsunuz -kimliksizlik- pek güzel :)
sevgiler



10 yorum:

Ateş Böceği dedi ki...

Şekerleme gibisin sen yaa :))

ayrıca toplu ayakkabı denilen nesneden bende hazzetmiyorum

seni mutlu gülümserken görmek güzel hep böyle olsun hep böyle kal

öptüm

Ful yaprakları dedi ki...

ateş böceğim,

teşekkür ederim hihi:))

midesi bu kadar ağrırken hem öğüren hem de gülümseyen ilk insanım sanırım :))

öpüyorum!!

Adsız dedi ki...

Süpersin Ful :)
Hep mutlu kal. Diğerlerini de boşver. Haa bir de pekmezin içine konan zencefil tozu mide bulantısına iyi gelir. Yarım çay bardağına bir tatlı kaşığı koy karıştır, günde bir tatlı kaşığı ye. acıdır ama çok iyidir.

öykü dedi ki...

İç sesle konusmalar

sende cok kendımı buluyorum

optum cok..

Ful yaprakları dedi ki...

beter böcek,

pekmezin içine zencefil demek!akşam uygulamalı hemen ikisi de var evimde.

işe yararsa duacın olucam :D

Ful yaprakları dedi ki...

öykü'm,

biliyorsun ben de sana ne çok benzetiyorum kendimi :)

UykusuZ dedi ki...

iyi gidişat pek güzel. bari bu zamanı iiy değerlendirip yaratıcılığını konuştur.
benim de bikaç projem var ama hala depresif halimden çıkabilmiş değilim, olsun planın planını yapıyorum ya :)

Profösör dedi ki...

Güzel bir yazı aslında. Karışık değil. ama mutlu olman daha da güzel. Sen kendini iyj tanırsın. yeni işyerinde de sonradan iyi anlaşılacaksın. Biraz sabır. Sabrın meyvesi sonradan olgunlaşıyor bunu anleadım ben...

La Loba dedi ki...

İnşallah hevesle çalışabileceğimiz güzel iş yerleri buluruz. Aynı şeyleri düşünüyor ve yaşıyoruz anladığım kadarıyla. İşime dört elle sarıldığım günleri o kadar özledim ki.

stuven dedi ki...

öncelikle geçmiş olsun. dikkat et kendine.

umarım daha şevkle çalışacağın bir yer bir an önce bulunur...

EMEĞE SAYGI

Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!