Şu yukarıdaki resimdeki gibi koşarak evime gitmek istiyorum.Yakında şirkette her birimize birer uyku tulumu alıp bizi burada yatıracaklar gibime geliyor.
Eskiden bir kişinin iş yaptığı departmanda şimdi aynı işte görevli 4 kişi var ama o dört kişiyi toplasan 1 adam etmez öyle söylemek lazım.
Odamdan çıkıyorum,
Bulunduğum bina epey büyük.Eksi ve artı katları olmak üzere yaklaşık 10 kat ve hangar gibi.
Binanın 2 ayrı bölümü var ve bu bölümler birbirine bağlı ancak kartlı sistem ve güvenlik nedeniyle her yerden geçemiyorsunuz.
Kart okutup dııııııııt sesiyle yine mi yaa deyip küfrü basıyor ve tabana kuvvet merdivene yöneliyorsunuz.
Bugün işim gereği bir malzeme istettim ve belli bir saatte bana ulaştırılması için 2 gün boyunca mail ve telefon yoluyla bunu ilgili kişilere bildirdim.
Bunu teslim almak için 2 kat aşağı indim ilgili müdüre söyledim sıratıma baktı "hı" dedi.Evet sadece "hı" dedi:)O kelimeye benzer ima olumlu mu olumsuz mu anlamadım, gittim bir başkasına sordum,henüz gelmedi dedi, bunun üzerine 2 kat yukarı çıkıp odama gidip oradan gerekli kişiye telefon ettim ama onun da benim gibi telsizi olmadığı için ulaşamadım.
Sonra sürekli meşgul asansörü beklemek yerine diğer bölüme geçip 2 kat aşağı indim ama orada da kartım yetkisiz olduğu için kapıda kaldım!
Allahım sen bana sabır ver diyerek bu sefer farklı bir yoldan gittim, merdivenleri kaç kere inip çıktığımı hatırlamıyorum.
Kendimi labirente peyniri bulmaya çalışam kobay faresi gibi hissettim!
Nihayet ilgili kişiyi bulup malzemenin henüz gelmediği bilgisini verdim,ne yapalım diye düşündük biraz nefeslenip malzeme geldiğinde beni arayacakları için odama geri döndüm,bu sefer şükür ki asansörle.
Sonra organizasyon için gerekli başka bir malzemeyi arayıp telefonla getirtmelerini katta beklediğimi söyledim,gerizekalı siz gelin alın diyeek telefonu kapattı.
Aşağı inip yine o mazlemeyi aldım, sonra işleri hallettim yine diğer tarafa geçip yürümekte olan işleyişi kontrol ettim ve odama geri döndüm ki beni aramışlar malzeme gelmiş.
Yine 2 kat aşağı inip malzememi aldım ve 2 kat yukarı çıkıp diğer binaya geçip oradaki merdiven faslını da bitirip teslim ettim.
Yuhh!diyorsunuz değil mi, ben de öyle dedim.
Yüzlerce basamak merdiven inip çıktım, oradan oraya koşturdum durdum...Kendimi bir hoş hissettim tansiyonum düştü,ağzıma attığım bir kesmeşekerle durumu kimseye çaktırmadan atlatmaya çalıştım.
Bir kadını bu kadar koşturan, yardım etmek yerine ayağına çağıran, imkanı varken kullanmaktan kaçınan, centilmenlikten, saygıdan görgüden nasibini almamış tüm bu öküzlere pes diyorum.
İyi ki bu adamlardan ailemde, arkadaş ya da dost çevremde yok...
Bunlar bildiğiniz öküz ama kendilerini insan zannediyorlar, elbise giymekle, koltuğa gömülmekle,arabanın alarmına basıp da kapılarını açarken etrafa bakıp gerinmekle insan olunmuyor işte...
Sen ne kadar merhametlisin, ne iyilik yaptın,imkanlarını kullanarak kaç kişinin işini kolaylaştırıp içten teşekkür duydun önemli olan bu.
İşte..biliyorum uzaylıyım, böyle adamlar bastı etrafı, artık hönkürerek konuşan, gerinen, göbeğini kaşıyan cahil, görgüsüz, ruhsuz mağara adamlarının devrinde yaşıyoruz.
- Ful yaprakları
- Türkiye
- Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com
Yazılarım - Etiketler
affetmek
(1)
ağaç katliamı
(1)
arkadaşlık
(3)
aşk
(11)
ayakkabı
(7)
ben büyüdüm artık
(1)
ben çocukken
(5)
blog
(1)
blog yazarı ful
(16)
çiçek kız
(1)
çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak
(2)
dilekler
(1)
düğün telaşı
(1)
eğlence
(2)
eleştiri yazıları
(12)
evlilik
(11)
facebook
(1)
film yazıları
(1)
gdo
(1)
görgü
(1)
gözlem
(3)
güncel
(1)
gündelik
(63)
gündem
(1)
güneşli yazılar
(24)
haberdar
(5)
Hayata dair
(62)
içim acırken
(24)
kadınlar-erkekler
(3)
karışık kafalar
(1)
kendine güvenmek
(1)
kısa yazılar
(4)
kış
(1)
kitap yazıları
(6)
lunapark
(1)
manşet
(1)
merak ediyorum
(3)
mevlana
(3)
mevsimlerden yaz
(3)
mimler
(7)
moda
(1)
mucize
(1)
Murathan Mungan
(3)
Mustafa Kemal Atatürk
(3)
mutluluk dersleri
(17)
müzik
(1)
müzik yazıları
(13)
nezaket
(1)
nostalji
(1)
ofis bunalımları
(36)
origami
(3)
ödüller
(6)
öneriler
(5)
özel günler
(3)
panik atak
(1)
paylaşımlar
(35)
renkler
(1)
renklerin anlamları
(1)
ropörtajım
(1)
sansür
(1)
sorgularken
(9)
şifreler
(1)
tasarım
(1)
tatil
(3)
temizlik
(1)
tesadüfler
(1)
tiyatro yazıları
(2)
umut
(1)
yağmur
(2)
yeşilçam
(1)
zihniyet
(1)
değer verenler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EMEĞE SAYGI
Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!
neler yazmışım neler...
- Şubat 2015 (1)
- Aralık 2013 (1)
- Ağustos 2013 (1)
- Aralık 2012 (1)
- Şubat 2012 (2)
- Ocak 2012 (2)
- Kasım 2011 (2)
- Ekim 2011 (8)
- Eylül 2011 (6)
- Ağustos 2011 (6)
- Temmuz 2011 (8)
- Haziran 2011 (10)
- Mayıs 2011 (20)
- Nisan 2011 (13)
- Mart 2011 (5)
- Şubat 2011 (7)
- Ocak 2011 (12)
- Aralık 2010 (16)
- Kasım 2010 (9)
- Ekim 2010 (3)
- Eylül 2010 (6)
- Ağustos 2010 (10)
- Temmuz 2010 (2)
- Haziran 2010 (9)
- Mayıs 2010 (7)
- Nisan 2010 (7)
- Mart 2010 (13)
- Şubat 2010 (11)
- Ocak 2010 (4)
- Aralık 2009 (2)
- Kasım 2009 (5)
- Ekim 2009 (2)
- Eylül 2009 (4)
- Ağustos 2009 (8)
- Temmuz 2009 (2)
- Haziran 2009 (9)
- Mayıs 2009 (15)
- Nisan 2009 (19)
- Mart 2009 (18)
- Şubat 2009 (14)
- Ocak 2009 (23)
- Aralık 2008 (18)
7 yorum:
:))
ne yoruldum ne yoruldum yazını okurken
in çık in çık of
bu arada bir konudan dolayı da yoruldum doğrusunu söylemek gerekirse
yazıların renga renga renk
aslında çok güzel de ne bileyim okurken işte yoruyor beni
"benim tercihim" de diyebilirsin doğal olarak :))
sevgiler...
okurken yoruldum. ben de pes diyorum.
Son yazdığın cümle her şeyi özetliyor sanırım (:
ben her gün işten işte ööyle koşarak gidiyorum işe. hatta koşmam kolay olsun diye topuklu ayakkabı giymiyorum hiç..
evime gidip yamyamların dünyasından sıyrılmak, kedimin mırıldama sesine sığınmak ne büyük bi çaresizlik gibi di mi..
umarım bi gün sevdiğim işi yapabilecek kadar zengin olurum ;)
"Uzaya yolculuk var da geride kalan ben miyim" diye hayıflnıyordum. yazını okurken sanki ben de seninle birlikte o merdivenleri yüzlerce kez indim ve çıktım. Nedir bu ya uygarlık bu mu? Ben almiiiyim. onun için insanı bir makine gibi gören kalbi sökülmüş bu süfli adı uygarlık anlayışından sıkıldım artık. Bize merhamet gerek. Bize şefkat gerek. Bize "ahseni takvim" diye adlandırılan insan oğunun onuru gerek. Sevgi gerek. Dostluk gerek.
Tespit etmişsin. Eyvah!..
Yorum Gönder