
Benim karışıklıklarım meşhurdur:)
Kafam bazen allak bullak olur, içim sıkılır, yazarım da yazarım....
Bu aralar da böyle karman çorman oldum.
Dün doğumgünümdü, 29.yaşıma girdim.Ama kimseyi 29 olduğuma inandıramamanın verdiği çifte mutluluğu da es geçmiyorum tabii:)
Cumartesi günü arkadaşlarımla doğum günümü kutladık, üzerinde bana benzeyen bir bebeğin olduğu muhteşem bir pasta yaptırmışlar, gözlerim doldu, tüm sevdiklerimi birarada görmek beni çok duygulandırdı.
Sonra ertesi gün kutlamaların 2.ayağında yani esas doğum günümde, erkek arkadaşım doğum günüme gelemeyeceğini söyledi, işi nedeniyle bir önceki gece uykusuz kalmıştı, yorgun, hediyemi alamamış ve keyifsiz olduğunu söyledi.
Çok bozuldum, hayal kırıklığımı anlatamam, onun için tüm arkadaşlarımla bir gün önce plan yapıp, her şeyi onun çalışma saatlerine göre ayarlayıp bir de üstüne giyinip hazırlanmış olmam da cabası oldu.
Sinirlerim bozuldu, ve ben sinirlenince ağlarım :)
Ve ilk defa doğum günümde bir hırsla ağladım, geçmedi ağlamam.Bir de hassas günlerime yaklaştım ya eyvah eyvah susturabilene aşkolsun.
Ailesi de ona bu durumdan dolayı epey tepki göstermiş, gelemeyeceğini söylemesini çok yanlış bulmuşlar, aradı ben geliyorum yoldayım diye...
Yorgunluğunun farkındaydım da, keşke gelemeiyorum yerine başka bir şey söyleseydi,başka bir çözüm bulsaydık.
O saatten sonra onu görmek bile istemiyordum aslında ama neyse...
Gittim, on karış suratım, kırgınım, trip atmak değil bu, yüzüm gülemiyor ne yapayım.
Domuzluk değil yaptığım, ilgi bekleyen kırılgan bir çocuk gibiydim :(
Bu denli önemli bir günde arayıp ben gelmiyorum demek ne demek? İnsan hemen bir b planı yapar yorgunsa, tüm gün yatayım akşam buluşalım der ya da ne bileyim başka bir şey...etraf alışveriş merkezi dolu,hepsi pazar açık,etraf çiçekçi kaynıyor, ne bileyim, hediye mi sorun?Alma..gelmen yeter, birlikte olmak yeter.Bunu zaten söyledim.,ben hdiye beklemiyorum sakın dedim.
Sonra gönlümü almaya çalıştı, hayatta kendinin dahil, eski kız arkadaşları dahil kimsenin doğum gününü kutlamadığını söyledi bana.şaşırdım, ne bayram, ne doğum günü, ne yılbaşı hiç bir şeyi kutlamazmış...
benim onunla birlikte o günü geçirmek istemem garip geldi sanırım(?)
biraz vakit geçti,ben hala kötüydüm, cebinden bir kutu çıktı ki!
anlamadım önce "ne kutusu bu "dedim.
(benim böyle saf hallerim vardır, sanki yüzük kutusundan dinozor çıkacak!ne çıkabilir ful?)
içinde yüzük,
ardından....evlenme teklifi!!!!
Şaşırdım, afalladım, tamam bana son zamanlarda hep evlilik bahsini açıyordu da..henüz çok yeni bir ilişkimiz olduğu için bu bana biraz erken geldi, açık dükkan bulamadığı için evden annesinin sanırım böyle günler için sakladığı yüzüğünü alıp bunu teklif etmesi de ayrıca garip geldi, ama bu yüzük sadece sembolik dedi..benim niyetimi anlaman için sembolik bir şey.sadece sakla...takman için değil.hemen cevap vermek zorunda değilsin dedi.
Düşündüm biraz...aceleciliğinin sebebinin benim çok kırılmam, belki de geri çekilmem,kaybetme korkusu olabilir diye düşündüm,kısa bir sürede böyle bir karar vermek yanlış olur diye düşündüm. ne evet dedim ne de hayır.zaman dedim, düşünelim.
Mantık kefem hep ağır basar benim.
Onu çok seviyorum tamam, o da beni seviyor tamam, ama daha 6 ayı bile doldurmadan bu çok erken geldi bana.
Benim üstüme gelinirse hayatta, ben paniklerim, hep böyle oldu bugüne kadar.
Düşünürsek bu harika bir şey, yani sevdiğim adam bana evlenme teklif ediyor, ancak zamanlama yanlış.Yani biraz daha zaman geçseydi daha da büyülü olabilirdi her şey.
Öyle bir karıştım işte, daha yeni tanıyorum emin miyim, herşey ilerlemeye başladı, biraz duralım, zamana bırakalım diyorum içimden.
Öyle ani kararlar veren çılgının teki olamadım hiç, sağlamcıyım, ama bu da evlilik yani, pat diye de karar veremem ki.
Birdenbire 29 senelik hayatımı kapatıp yepyeni bir sayfa açmak için aklımda hiç bir soru işaretinin kalmaması gerek...
Dün onun daha sert, daha aksi halini gördüm,yorgunken nasıl davrandığını, tahammül sınırını gördüm. Ona da hak vermedim değil, benim sorunum b planı yerine pat diye gelemeyeceğim demesiydi.Benim ne kadar üzüleceğimi düşünmedi...
Ne kadar zor bir ilişkiyi yürütmek,eminim kriz anları, zor zamanlar çıkacak.Önemli olan bunları atlatmak.Ben dedim ki hala kırgınım bunu yadsıyamam ama seni affettim, bitti.
Geçtiğimiz aylardaki şu yazım aslında her şeyi anlatıyor...
Kırılıyorsun bitiyor ama onun izleri kalıyor.
Zamanla birbirimizin pek çok yönünü göreceğiz, erkeklerden özel günler hakkında bir şeyler beklemek konusunda hata ettiğimin de farkındayım ama benim kadar hassas ve düşünceli birine karşı daha hassas davranmak gerekir diye de düşünüyorum.O da bunu fark etti.
Ben bunu hak ediyorum çünkü...
Bakalım...
İşte böyle...
Değişik bir doğum günü geçirdim, sevgilim beni önce kırdı, üzdü, sonra evlenme teklif etti.
Kafamın içi arapsaçı, şöyle bir düşünmem, kendime gelmem lazım.
En yakın dostlar aranır, danışılır, onlar dinledikçe dertler azalır...
Dostlarım var iyi ki, hepsi bana yardım eder, aşarız birlikte, çünkü bu ara bu kafa karışıklığımı tek başıma aşmam biraz zor görünüyor.
Netice ben yeni doğdum,
Daha bir günlük bir bebeğim,
Hayat benim için yepyeni umutlarla dolu, her şeyin iyi olacağını düşünüyorum...
Sakince, yavaş yavaş, içimdeki sese ve kalbime kulak vererek.
İyi ki doğdum!
İyi ki nefes alıyorum!
Tanrım, sana şükürler olsun...
Tüm bu karışıklıkları aşmam için bana güç ver...