Geçen gün nişanlımla bir yere gittik, yarım saatlik işimiz vardı, arabayı mekanın otoparkına park ettik ve işimiz bittiken sonra otoparka gittik ki ne görelim?
Tüm otopark boşken adamın biri gelmiş arabayı tam bizim arkamıza park etmiş.
Bir Tv kanalının amblemi ve telefon numarası vardı ön camda.
Biz de önce otopark görevlisine sorduk, haberi yok, sonra baktık ki olmuyor arabanın sahibi aradık telefonla.
"Tamam geliyor"dedi telefondaki ses, bir de şapşal bir soru :
"Ön cama telefon bırakmış değil mi?"
"Telefon bırakmasa nasıl arayacağız?" demedik tabii, güldük şaşkınlıkla.
Yaklaşık 5 dakika bekledik, sonra bir adam geldi, yaşı oldukça genç, en fazla 21-22 yaşında.
Biz adamın arabasının yanında ayakta bekliyoruz, adam bize boş boş baktı, kafasını çevirdi, sonra kilitleri açtı, içeri girdi.
Ben 2 adım yanında duruyordum.
Cama doğru şöyle dedim yüksek sesle, "Özür dilemenize hiç gerek yok, kusura bakmadık.."
Adamdan çıt çıkmadı, üstüne ne yaptı dersiniz, son ses müziği açtı, havalı ani bir manevra lütfetti ki biz çıkalım ve bastı gaza parkın diğer tarafına gitti...
Nişanlımla birbirimize baktık, acı acı güldük.
2 kelimenin ağızdan çıkması bu kadar mı zor: "kusura bakmayın.." bitti,bu kadar.
Ya acil bir işim olsaydı, ya adam telefonunu duymasaydı ne olacaktı?
Boşuna demiyorum insanlar, kendilerini insan yapan vasıfları artık unuttu diye..
Pis, görgüsüz, nezaketten uzak, cahil bir toplum olduk diye..
İşte her yazımda bir kanıt daha sunuyorum size.
Bunlar yontulmaz da, bu yaştan sonra eğitilmez de..artık nasıl adam olurlar bilemiyorum.
Böyle yaşar giderler...
- Ful yaprakları
- Türkiye
- Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com
Yazılarım - Etiketler
affetmek
(1)
ağaç katliamı
(1)
arkadaşlık
(3)
aşk
(11)
ayakkabı
(7)
ben büyüdüm artık
(1)
ben çocukken
(5)
blog
(1)
blog yazarı ful
(16)
çiçek kız
(1)
çocuklara okuma alışkanlığı kazandırmak
(2)
dilekler
(1)
düğün telaşı
(1)
eğlence
(2)
eleştiri yazıları
(12)
evlilik
(11)
facebook
(1)
film yazıları
(1)
gdo
(1)
görgü
(1)
gözlem
(3)
güncel
(1)
gündelik
(63)
gündem
(1)
güneşli yazılar
(24)
haberdar
(5)
Hayata dair
(62)
içim acırken
(24)
kadınlar-erkekler
(3)
karışık kafalar
(1)
kendine güvenmek
(1)
kısa yazılar
(4)
kış
(1)
kitap yazıları
(6)
lunapark
(1)
manşet
(1)
merak ediyorum
(3)
mevlana
(3)
mevsimlerden yaz
(3)
mimler
(7)
moda
(1)
mucize
(1)
Murathan Mungan
(3)
Mustafa Kemal Atatürk
(3)
mutluluk dersleri
(17)
müzik
(1)
müzik yazıları
(13)
nezaket
(1)
nostalji
(1)
ofis bunalımları
(36)
origami
(3)
ödüller
(6)
öneriler
(5)
özel günler
(3)
panik atak
(1)
paylaşımlar
(35)
renkler
(1)
renklerin anlamları
(1)
ropörtajım
(1)
sansür
(1)
sorgularken
(9)
şifreler
(1)
tasarım
(1)
tatil
(3)
temizlik
(1)
tesadüfler
(1)
tiyatro yazıları
(2)
umut
(1)
yağmur
(2)
yeşilçam
(1)
zihniyet
(1)
değer verenler
1 Haziran 2011 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
EMEĞE SAYGI
Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!
neler yazmışım neler...
- Şubat 2015 (1)
- Aralık 2013 (1)
- Ağustos 2013 (1)
- Aralık 2012 (1)
- Şubat 2012 (2)
- Ocak 2012 (2)
- Kasım 2011 (2)
- Ekim 2011 (8)
- Eylül 2011 (6)
- Ağustos 2011 (6)
- Temmuz 2011 (8)
- Haziran 2011 (10)
- Mayıs 2011 (20)
- Nisan 2011 (13)
- Mart 2011 (5)
- Şubat 2011 (7)
- Ocak 2011 (12)
- Aralık 2010 (16)
- Kasım 2010 (9)
- Ekim 2010 (3)
- Eylül 2010 (6)
- Ağustos 2010 (10)
- Temmuz 2010 (2)
- Haziran 2010 (9)
- Mayıs 2010 (7)
- Nisan 2010 (7)
- Mart 2010 (13)
- Şubat 2010 (11)
- Ocak 2010 (4)
- Aralık 2009 (2)
- Kasım 2009 (5)
- Ekim 2009 (2)
- Eylül 2009 (4)
- Ağustos 2009 (8)
- Temmuz 2009 (2)
- Haziran 2009 (9)
- Mayıs 2009 (15)
- Nisan 2009 (19)
- Mart 2009 (18)
- Şubat 2009 (14)
- Ocak 2009 (23)
- Aralık 2008 (18)
5 yorum:
Ah sevgili Ful,
28 yılını meslek lisesinde öğretmenlik yaparak tüketmiş biri için hiç şaşırtıcı değil. O bahsettiğin kişilerin ergen boylarından o kadar çok geçti ki elimden. Ne yazık ki çok azını şekillendirebiliyorsun, geri kalanları büyüyünce verdiğin örnekteki gibi oluyorlar ya da daha beter. Keşke bu kadar umutsuz olmasak ama örnekler buna imkan vermiyor ki.
Umarım işleri kolaylamışsındır, sevgiler...
her gün biraz daha bencil, biraz daha ben merkezci oluyoruz ne yazık ki...
Öyle haklısın ki,, biz insani vasıflarımızı yerine getiriyormuyuz acaba tam anlamıyla yok yok getirmiyoruz..ne yazık ki artık böyle görgüsüz nezaketten uzak insanlar olduk..
bu türler oldukça çoklar ve çaprazlama olarak ürüyorlar.durumda daha da kötüleşiyor..
çok zarif bir şekilde lafı yapıştırmışsın saygısız adama.
ben de çok kızdım şimdi.
Yorum Gönder