Fotoğrafım
Türkiye
Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com

değer verenler

23 Mart 2009 Pazartesi

"Karıncalarım da olmasa..."

Blog sayfamdaki sıkıntının "ofis" kaynaklı olduğunu öğrendim.
Bu, tüm gün ofiste blog yazılarını okumamı ve kendi yazılarımı hazırlamamı(resim göremediğim için ...) oldukça zorlaştırsa da içimi dökmeye devam etme kararı aldım.
Evden uygun resimleri eklerim olmazsa, böyle sayfanın yarısı görünmeden nasıl olacak bilemiyoruma ama sizler tamamını gördüğünüz için içim rahat:)
Cumartesi günü sevgilimi askere uğurlama günü yaklaşırken bir süpriz yemek organize ettim.Aslında 1 hafta öncesinden hazırlıklara başladım, onun arkadaşlarını ortak arkadaşlarımı çağırdım.Tabii gelenler, gelemeyenler ve gelebilenler haber verdi, yer ayırttım onu oyaladım vs vs..Çok heyecanlıydım ve mutluydum tepkisini merak ediyordum. En sonunda mekana gittik ve masada arkadaşlarını gördüğü an çok şaşırdı, mutlu oldu, beni öptü teşekkür etti.Bana mesaj atmış sonra beni ne kadar çok sevdiğini bir kere daha anladım ben de seni çok seviyorum diye...
Ben bu olayı hiç bir menfaat beklentisi içinde olmadan yaptım, hiç bir karşılık beklemeden, sadece o sevinsin mutlu olsun, şu bir kaç aydır barut fıçısına dönen bambaşka bir kişilik haline gelen hücreleri biraz rahatlasın diye yaptım, belki beni artık kırmaktan vazgeçer, benim onu ne kadar sevdiğimi ve düşündüğümü görürse beni kırdığı zamanlar adına üzülür diye düşündüm.
Tek isteğim onun mutlu olmasıydı isterdim ki daha kalabalık olalım ama onun arkadaşlarının çoğu çalışıyordu ve mümkün olmadı benim de 2 arkadaşımın son anda bir işi çıktı konserde çalmaları gerekti ve oraya gittiler, malum sound check falan derken epey erken saatte alanda olmaları gerektiğinden bize uğrayamadılar.Ama olsun önemli olan samimi, sıcak ve sohbetin bol olduğu bir ortam yaratmaktı, öyle de oldu.
Dün biraz moralinin bozuk olduğunu fark ettim onun, biraz sıkıntısı var dedim içimden ama böyle zamanlarda bana patlayacağını sezsem de sustum, bir olay çıkmadan gün bitti.(zaten dün görüşmedik telefonda konuştuk)
Bugün maalesef beklediğim patlama gerçekleşti, yine hiç uğruna yine yok yere yine birdenbire ok gibi bir laf fırlattı kalbimin ortasına.Sonra da bugüne kadar ki en kırıcı mesajını atarak ok'a bir yenisini ekledi. O sırada yemek yiyordum bir ağrı saplandı mideme..yarım bıraktım tabağımı, kalktım..Hala da ağrım azalarak devam ediyor..
Yemekten sonra odama çıktığımda benden yaşça hayli büyük bir iş arkadaşım ne oldu sana dedi rengin küle dönmüş, dokunsanız ağlayabilirim dedim:( Üzüldü kadıncağız, konunun ne olduğunu anladı az çok , teselli etmeye çalıştı. Sen çok iyi bir kızsın seni neden üzüyorlar dedi..
Odamdan çıkarken de yüzüne yansımış acın, ne olur üzülme sen bir hastalıktan bahsetmiştin bana, lütfen yapma kendine yaparsın inan bana dedi.
Haklıydı tabii, önemli olan ben'dim aslında.
Bunca aşkım, sevgim, özverim, anaçlığım, el üstünde tutmam, gülümsemelerim, ince düşüncelerim, nezaketim, asaletim...
Bütün bunları hak ediyordu o..Taa ki askerlik bunalımı yaşayıncaya kadar.
Bu onu çok değiştirdi, çok agresif oldu, ailesiyle sık sık kavga ettiğini söylerdi ama benimle etmezdi, bana bu kadar sert çıkmazdı...
Her şeyi çok derinlemesine düşünüyor, konu sakız gibi yapışıyor, uzuyor, dallanıp budaklanıyor, her seferinde aynı karasız kendine güvensiz sorular, düşündükçe yaşlanıyorum sanki.
Ama daha fazla dert etmeyeceğim artık, çünkü biliyorum ki ben doğru olanı yaptım ve onun bu laflarını hak etmedim.
Ben de uzun bir mesaj yazdım, 4-5 mesajdı belki de bilemiyorum..
Beni incitti ama ben onu incitmedim, içimdekileri yazdım..Bunlar onu incitmiş midir onu bilemiyorum ama...
Çok seviyorsa bir karar vermesi gerektiğini de ekledim...
Neticede ben bir rahatsızlık geçirdim ve üzülmek bunu tetiklemeye yeter de artar bile, o yüzden ilk baştaki şoku atlatıp işime verdim kendimi.
Karıncalarım geldi, ve en çok sevdiğim karıncam..Onu kucağıma aldım,kocaman sarıldım, kokladım..
Yaşam enerjsini ve masumiyetini kıskandım, gözlerim doldu, bana baktı ama bozuntuya vermemeye çalıştım, bir kaç küçük şaka yaptım,konuştuk ve gülümsedi,
ardından durdum ve bir dilek diledim; her şeyin yoluna girmesini ve bir gün onun gibi mini mini bir kızımın olmasını......

6 yorum:

pommeler dedi ki...

sevgili ful

üzülme demek böyle durumlarda üzülmeni engellemiyor sen kırılmışsın zaten ama düşün demek istiyorum sana hiç haddim olmayarak
sevgiler

guguk kuşu dedi ki...

Fulcüm canım benim, evren sana bişeyler anlatıyor, anlıyor musun? üzülmenden çok korkuyorum.

guguk kuşu dedi ki...

onun stresli ve yorgun olması bu yaptıklarını haklı kılmaz, reklamlardaki gibi: kontrolsüz güç güç değildir. Heleki bu tekrarlar sıksa.....Nereye kadar verici olacaksın......

gribulut dedi ki...

idare et, vala zor askerlik temelli sıkıyor. senin düşündüğünün iki katını giden düşünüyor, birde orda düşüncek vakit çok aklına gelmeyenleri düşünüyorsun. o hem seni özlüycek, hem çevresini, ailesini ortamını arkadaşlarını hatta cam bardağı :) onun için idare et dua et güzel yere çıksın :)

Serhat dedi ki...

Ben de insan ırkının erkek cinsinin bir bireyi olarak arkadaşın yapabileceklerini tahmin edebiliyorum. Her ne olursa olsun seni üzmemesi gerekirdi. Yeri geldiğinde, belki de toplumun erkek üzerinde oluşturduğu baskıyla yanlış zamanlarda, özellikle de yanlış kişilere karşı kırıcı olma potansiyeline sahibiz. Çok üzüldüm, zaten duygusal olarak dolu olduğum bugünde iş yerinde ağlarsam suçlusun ona göre :)

Herkesin yaptığı gibi sen de öncelikle kendini düşün, önemli olan bu. İyi haftalar

Ful yaprakları dedi ki...

Sevgili Pommeler düşün düşün de nereye kadar kafam kazan oldu:))

Guguk Kuşum,
bilemiyorum, bilemiyorum bilemiyorum...

Sevgili gribulut,
idare dünyası derdi rahmetli babanceiğim aynen öyleymiş..

Sevgili Serhat,
haklsın, önce kendimi düşünmeliyim ki böylesi üzüntüler beni hırpalamasın.Onun bir anlık siniri benim 3 günlük sıkıntım olmasın..

Hepinize teşekkürler,
sevgiler

EMEĞE SAYGI

Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!