Fotoğrafım
Türkiye
Bir zamanlar ful yaprakları adında bir çiçek kız vardı.Saçları tuhaftı.Bir tutamı domates kırmızısı,perçemleri havuç rengi,kalanlarsa ahududu şerbeti gibi kızıldı.Pembe gözlükleriyle dünyayı ve insanları koşulsuz sevmeye kararlıydı ama gerçekleri görmesi zaman almadı.Canını yakanlardan kurtulmayı denedi, doğrulup toparlandı,gözyaşlarını sildi ve aynaya baktı. Gülümseyerek kendine bir söz verdi.Çiçek kızın hayattaki serüveni her daim taptaze ve rengarenk olacaktı... İletişim : fulyapraklari@hotmail.com

değer verenler

17 Ağustos 2010 Salı

"İçimde bir hesaplaşma..."


Bazıları hayatı boyunca hep mükemmel olmak zorundadır.
Hata yapma şansını bir kenara bırakın ihtimali dahi gözünü korkutur.
En ufak bir hata yaptığında horlanır, aşağılanır, reddedilir,eski yaptıkları unutulur.
İşte bu yüzden hep tetikte, hep mükemmel,hep kusursuz olmak zorundadır.
Oysa dünyanın var olduğu günden bugüne kadar bilinen en iyi gerçek şudur ki : Kusursuz insan yoktur...

İşte ben bu kategoriye sıkıştırılmış,istemeyerek bu misyonu üstlenmiş, bugüne kadar da taşımış biriyim, benden beklenilen bugünden sonra da taşımak...ama ben yapabilir miyim işte onu bilmiyorum.

Beni düzenli takip edenler bilirler,yine de adres göstermekte fayda var,biri "O",diğeri ise hala okuduğumda içimdekileri ne kadar iyi anlatabilmişim sizlere dediğim "Neden"...bu yazıları okuduğunuzda giriş kısmını anlayabileceksiniz bir parça da olsa.

Ben ful yaprakları, hayatta her şeye bir çıkış yolu buldum da, yıllardır eksikliğini hissettiğim şevkati ve desteği -ona sonsuza dek sevgimle ve fedakarlığımla minnettar kalacağım bir kişi dışında- kimselerde bulamadım.

Şevkat ne kadar da gerekli bir şey hayatta..desteklenmek, anlatacaklarını dinleyecek birini bulmak,sen yaparsan ne yap seni bağrına basacak,teselli edecek birilerini hayatının merkezine koymak.
Kocaman bir aile olabilmek...

Bazı insanlar var ki, sadece kendilerinin doğruları bildiklerini zanneder.Sürekli ağır takılır, böbürlenir, pohpohlanmazsa iğnesini batırır,ilk ve öncelikli kendisi olmazsa sizi yerin dibine sokar, huzurunuzu kaçırarak cezalandırır,erkek egemenliğine inanır.

Siz ne derseniz deyin o haklıdır, son sözü daima o söyler,oysa siz gözünün içine bakarsınız, çocukluğunuzdan beri bir küçük destek,bir minik ışık görmek isterseniz onun o kapkaranlık tünelinin sonunda..göremezsiniz. Çünkü görmenize izin vermez, sizi maymuna çevirir, dengesizlikler diyarında bir o yana bir bu yana gezdirir durur, iyi niyetinize lanet edene kadar bekletir sizi orada.

Siz onun için iyi bir şeyler yaparken o 5 yaşında bir çocuğa dile getirilse, onun bile içerleyeceği bir durumu sizin yüzünüze vurup saatlerce aynı konuda içinde ne varsa kusana, boğulana,siz çantanızı alıp çıkıp sokakta derin bir nefes almaya çalışıncaya kadar konuşur...hatta siz gittikten sonra bile devam ettiğini hissedersiniz, kulaklarınızda çınlar her şey.

-Bu yüzdendir belki de sokakların enerjisinde mutlu oluşum, bacaklarım kasılana kadar yürümeyi sevişim,deniz kıyısında ufka bakarak huzur içinde yalnızca sevdiklerimle birlikte sağlıklı ve mutlu yaşamak isteğim.-

Bir insan aynı hatayı kaç kez tekrarlar?
Hayatın ne kadar kısa olduğunu fark etmek için illa ki birini mi kaybetmek gerekir?

Üç günlük hayatta o kocaman çeneler sussa biraz, onca sorun,onca açlık, onca zorluk ve pislik varken "ben neden ortada sebep yokken iki günde bir nefret kusup da yok yere birini ağlatıyorum, dayanma sınırını zorluyorum, geçirdiği hastalıkları bile bile bunu yapıyorum,yazıklar olsun bana" dese o insan?.........

İmreniyorum...

Bazı resimlere çok imreniyorum, elinden tutulan, destek olunan,gurur duyuldukları yüzlerine söylenen,imkan verilen,şefket ve sevgi gösterilen insanları kıskanıyorum.
Bizim konumumuzda olup da güzel şeyler paylaşan,birlikte vakit geçirenlere öykünüyorum.

Kendime bakıyorum, başarılı okul hayatıma, istikrarlı özel hayatıma, iş hayatıma, kimseye yük olmadan senelerdir kendi ayaklarım üzerinde duruşuma, hastalıklara karşı mücadeleme, zaferlerime..sürekli diken üzerinde mükemmel olmaya çabalamama,en ufacık bir hatada hemen savunmasız kapıların önüne konmaya...bir de bunlara rağmen aldığım olumsuz eleştiriye, kötü bakışa, sürekli rahatsız, huysuz tavrını sürdürerek bir vampir gibi enerjimi çekene bakıyorum.
Yaptıklarınızın karşılığında bir güzel söz,bir teşekkür almak istersiniz ya, işte onu alamamanın tatminsizliğini yaşıyorum.

Aslında acıyorum, üzülüyorum..hayattan zevk almasını bilemediği için, sürekli olumsuzlukları gördüği için, etrafındakileri sürekli kırdığı için, onları incitip canlarını yaktığı için.bir iyi bir kötü davranarak gerçek niyetinin ve kişiliğinin ne olduğunu karşısındakine anlatamadığı için, herkesin ondan çekinmesini bir maharet saydığı için...

Bu yazdıklarımı aslında yazmak istemezdim, ama pişmanlığım yok içimde,bana yaptığı onca şeye rağmen hep sevdim onu, hep mutlu etmek istedim, hala başına bir şey gelirse maddi-manevi desteğim yanında olur,elini tutarım ne gerekiyorsa yaparım,bir umut görsem bir an düşünmeden birikmiş,bugüne dek içimde patlattığı tüm sevgimi veririm ona.. Ama durum düzeldikten sonra o benim elimi tutmaya devam eder mi işte onu bilemiyorum, zaten asıl sorun da bu...

Bir ışık yaksa bileceğim ki bir hafta sonra o ışık yine karanlığa gömülecek, yine kendi istedi gibi bir insan yaratmak isteyecek benden,onun istediği gibi, onun gibi, ona sürekli tapınan, o ne derse doğru diyen, idareci,samimayetsiz biri.
Netice,insanlar, hayatlar,durumlar..değişir..gelir geçer...
yarın beni çok mutlu eder ve ben her şeyi unuturum ertesi gün yine dalarım uzağa..hayatın böyle olduğunu biliyorum.

Tüm olanlara rağmen ben hep şeffaftım,hala da şeffafım, içim dışım bir, yanlışa yanlış,doğruya doğru dedim.İçim acısa da, zaman zaman sıkıntıya düşsem de,kimseyi mutlu etmek için yalanlar söylemedim...

Peki ben mutlu muyum ?
Evet.
Sevgi ve şevkate şiddetle ihtiyacım olsa da mutluyum,şevkatin yeri doldurulamaz belki ama başka duygularla amorte etmeye çalışıyorum.bazen kötü bazen iyi ama mutluyum.

Çünkü biliyorum ki ben "benim", bir başkası değil...neye inanıyorsam oyum ben..beni böyle kabul edenler buyursun dünyama,diğerlerine zaten yerim yok...onlar kendilerine yer bulabilmek için içimi acıtmaya tam gaz devam etsinler...ben bunca yıl üzülüp bu kadar parçalandıktan sonra tüm çabaları boşuna...

hepsi boşuna...


12 yorum:

öykü dedi ki...

*Kendımı buldum desem*


Ful dagıtacak cok sevgı ve sevkat mevcut bızde..


ama almaya gelınce.....

Ful yaprakları dedi ki...

ah öykü'cüm,
aynen...

herkes için en iyisi en güzeli olsun diyoruz ama karşılık beklemeden..

tek istediğimiz şevkat ve sevgi..

Zeynep'in Evi dedi ki...

şevkat göstermeyi bilsek keşke..nekadar eksiğiz biz bu duygudan..

pia dedi ki...

çok güzel yazmışsın .su gibi anlatmışsın çoğu kişinin hissedipte kelimelere dökemediğini

Ful yaprakları dedi ki...

zeynep,

evet,çok eksiğiz..aslında kendime söylemiyorum bunu ama etrafımda öyle çok ki..

yıllardır hep bir yanım eksik gibi..

Ful yaprakları dedi ki...

pia,

çok teşekkür ederim,
benimle aynı hisleri yaşamanız yalnız olmadığımı gösteriyor ama keşke hiç yaşamasak bu eksikliği.hiç tatmasak şevkatsizliği.

UykusuZ dedi ki...

eksikliklerim var, sinir ve sabır bunlardan biri, ama beni sevenler böyle seviyorlar, ben de onların eksikliklerini görmüyorum, birbirimizi tamamlayıp yuvarlanıyoruz.
aslında son 2 haftayı anlatmak istiyorum ama yazamıyorum, önce algılamam lazım, sorun insaların maturity sinde mi, yoksa hakkaten insalar salak mı.ben buralara ait değilim diyorum,

Ful yaprakları dedi ki...

uykusuz,

ben herkesi olduğu gibi kabul ediyorum, beni de öyle kabul etsinler istiyorum ama ne zor işmiş bu ya:)

benim yerimde sabır taşı olsa çatlar..kapris, eleştiri,huysuzluk çekmekten bıktım artık.

insanlara bi haller oldu, cidden!!

stuven dedi ki...

hepimiz insanız ve herşey insanlar için. elbette hatalarımız da olacak. unutmadan bütünüyle güzel insanları sevmem :)

bir insan bir hata yapıyorsa ben buna hata demem ama aynı şeyi 2.ci kez yapıyorsa işte o zaman yaptığı bile bile ladestir.

son paragrafta olayı bitirmişsin.

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

günümüzde parayla ilgisi olmayan tek şey aslında sevgi ve şevkat değil mi?
buna rağmen bunu bile esirgeyebiliyor bazıları
nasıl bir ruh halidir bu, nasıl bir görmezlikten gelmedir anlaşılır gibi değil
aslında bir başkası ya da başkaları için kendini bu kadar yıpratmaya, üzmeye değmez
uzaktan böyle söylemek kolay tabi denilebilir ama inan hissettiklerini, duygularını açığa vurduğun bu yazıda ve öncekilerde herkese ait birşeyler var, yaşanmışlıklar...
tüketme güzel yüreğini
sevgiler...

Ful yaprakları dedi ki...

stuven,

hatalar olmazsa olmaz ki zaten,
tanrı mertebesinde değiliz haşa!! :))

ama içimdeki o kırılganlığı çok vermedim yazıya, mantığım ön planda kaldı, yoksa okurken ağlayabilirdiniz halime :(

Elif Gizem dedi ki...

bir süre sonra pes edip vazgeçiyorsun belki de. Güçlü kalmaktan değil asla, gücünün takdir ediliyor olmasından. Destek görmesen de, anlaşılıyorsun en azından. Daha ilk bakışta gücünü ele veriyorsun belki de karşındakine.

EMEĞE SAYGI

Internet-Gazete-Dergi ve her türlü basılı yayın için geçerlidir : Yazılarımdan ismim ve adresim link gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilir. İzinsiz emek hırsızlığı durumunda hakkımı "hukuki çerçevede" sonuna kadar arayacağıma emin olabilirsiniz.Emeğe saygı gösterdiğiniz için teşekkürler!